ONBAŞI KOCA SEYYİD’İ ZİYARETİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 

16 Şubat 2002 Cumartesi günü Çanakkale Turizm ve Tanıtma Derneği’nin tertiplediği bir program çerçevesinde Seyyid Onbaşı’yı (1889-1939) anmak üzere Balıkesir’in Havran İlçesi’nin eski ismiyle Çamlık olan köyünde ziyaretine gittik. Seyyid Onbaşı’nın köyü bugün kendi ismini taşıyor. Havran’da yol güzergâhı üzerinde Seyyid Onbaşı’nın güzel ve tarihî hakikatlere uygun bir heykeli yapılmış. Çanakkale’de mevcut heykelindeki figürde top mermisini kucağına alan Seyyid Onbaşı Havran’daki heykelde mermiyi sırtına yükleyerek top merdivenlerini adımlıyor. Heykel Çanakkale Gelibolu Yarımadası Tarihî Milli Parkı’nda Kilitbahir çıkışında yapılırken bu detay unutulmuş. Allah’ın bir kulu da tarihî hakikat şöyledir deyip işin doğrusunu herhalde ortaya koymamış olmalı ki, netice böylesine eksik olmuştur. Kültür Bakanlığı heykeltıraşın tasarımına rağbet göstermek suretiyle tarihî kayıtlardaki Seyyid Onbaşı fotoğrafını görmezden gelmiştir.

Çanakkale Savaşları’nda Deniz Savaşları sırasında Sedd-ül bahir açıklarında bulunan düşman gemileri Morto Koyu ile Sedd-ü bahir Tepesini sürekli bombardıman altına almışlardı. Türk mukavemeti gittikçe azalıyordu. Kendilerini Allah’ın koruyuculuğuna bırakan Türk Birlikleri şehitlik mertebesine ulaşmayı arzu edercesine, mevzilerden kaçmak yerine son gayretleriyle mücadele ediyorlardı.

Bu sırada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan imha etti. İçlerinden yalnızca Seyyid kurtulmuştu. Etrafındaki manzara karşısında duyduğu ıstırap ile Seyyid Onbaşı Dünya üzerinde eşine az rastlanacak bir olay gerçekleştirdi.

Duyduğu acı ile normal şartlarda üç kişinin belki de zor taşıdığı yaklaşık 276 Kg.lık top mermisini yerinden tek başına kaldırdı, taşıdı, topun namlusuna sürdü ve ateşledi. Bu mermi gideceği yeri de biliyordu. Ocean gemisinin bacasından içeri girdi ve gemi ortadan ikiye ayrılarak battı. [1]

Yaklaşık 276 Kg.lık bir mermiyi kaldırarak olağanüstülük gösteren Seyyid Onbaşı ile ilgili menkıbeyi Mehmet İhsan Gençcan’ın “Çanakkale Savaşları ve Menkıbeler” isimli eserinden okumayanlara mutlaka okumalarını tavsiye ederim. [2]

“Bir Kahraman takım ve de Yahya Çavuştular,

Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.

Düşman, Tümen sanırdı bu şâhâne erleri;

ALLAH’ ı arz(u) ettiler akşama kavuştular.”

 

diyen ve hayatında ilk def’a Ertuğrul Koyu’nda bir ziyareti sırasında sigara kâğıdının üzerine anında yazdığı bu şiirle hislerini dile getiren Çanakkale Vali Yardımcısı Nail Memik’in tarif ettiği Ezineli Yahya Çavuşlar, Seyyid Onbaşılar hafızalarımızda yer etmiş kahramanlardır. Bu dörtlük bugün bir anıtın alınlığını süslemektedir.

İki minibüs dolusu insanı bir Cumartesi günü Havran’ın bir köyüne, kan ve sıhrî hısımlığı olmayan bir insanın ruhunu yadetmek üzere evinden, eş ve çocuklarından ayrılıp 160 Kilometre uzağa götüren saik nedir dersiniz? Seyyid Onbaşı riyâsız bir kuldu. Yadedilmeyi murat etti ve gittik. Kimsenin başka bir hesabı ve niyeti yoktu.

Minibüste yazar Ramazan Eren’in Seyyid Onbaşı’yı anlattığı dakikaların âdetâ bitmemesini istedik. Konuşması enfesti. Duyulan sadece motor sesiydi. Bilgi açlığı âdetâ insanların yüzünden okunuyordu.

Çanakkale Yerel Tarih Gurubu’nun hazırladığı “Çanakkale Sokak İsimlerinde Yaşayanlar” isimli kitabın 150’nci sayfasında “Seyit Çabuk” ismiyle Seyyid Onbaşı’nın da hayat hikâyesine yer verilmiştir. [3] Bu bir kadirşinaslık örneğidir.

Seyyid Onbaşı’nın Köyünde okutulan mevlit-i şerife yetişememekle beraber köye intikalden sonra merhumun mezarı başında Kur’an-ı Kerim’den bir sûre iki din görevlisince tilâvet edildi. Benim, emekli öğretmen İhsan Yüce’nin ve Ahmet Kaşıkçı’nın konuşmasından sonra Çanakkale Seyyid Onbaşı Camii İmam Hatibi Muhammed Cihan’ın yaptığı nefis konuşma ve ardından dua huşû içinde dinlendi. Çanakkale Mecidiye Tabyası’ndan getirdiğimiz toprağı Seyyid Onbaşı’nın mezarının üzerine serptik. Köy Muhtarına Turizm ve Tanıtma Derneği’nce dernek adına Başkan Ahmet Kaşıkçı tarafından hediyeler verildi. Programın takdim faslında görev alan Hüseyin Yıldız’ın şiirlerle süsleyerek yaptığı konuşması göz pınarlarımızı doldurdu. Kendisi gözyaşlarına hâkim olamadı.

Merhumun 80 yaşındaki kızı Ayşe İkbal’in evini ziyaret edip elini öptük, hatırını sorduk.

18 Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü’nden Öğretim Görevlisi Ahmet Esenkaya’nın program haricinde aldığı söz üzerine yaptığı çağrı çok mânidardı. Ahmet Esenkaya Koca Seyyid köylülerine hitaben, bundan sonra doğacak erkek çocuklarının ilk isminin Seyyid olmasını, merhumun adını yaşatmaya matûf olarak, hassaten istedi. Köy Muhtarının makamındaki konuşmaların duygu tonu Muhtar Osman Altıntaş’ı ağlattı. Uzattığı ziyaretçi defterine birkaç satırlık intibalarımı yazdım.

Dönüş güzergâhı üzerinde bulunan Akçay Tahta Kuşlar Köyü Özel Etnoğrafya Galerisi gezisi ve Adatepe zeytinyağı fabrikasına ziyaret ilgi çekiciydi. Her iki mekânda verilen bilgiler kaliteli birer takdimdi ve muhataplarından tam not aldı. Akçay’da yediğimiz sıcak kepekli ekmeğin mis gibi kokusunu ve damaklarımızda bıraktığı lezzet ve nefaseti, burnumuza çok hoş gelen rayihayı doğrusu unutmak mümkün değildir.

Seyyid Onbaşı’nın köyündeki Mezar Kitabesi’nde mevcut bir bilgi yanlışına Balıkesir İnşaat Emlak Başkanlığı ilgililerinin dikkatini çekmek istiyorum. Kitabedeki “Nara Burnu açıklarında” tâbiri “Karanlık Liman” olacaktır. İki mevki arasında hayli mesafe farkı vardır. Bu hatanın kayıtlardan ve kitabeden düzeltilmesi lâzımdır.

Seyyid Onbaşı tarihimizde önemli bir dönüm noktasını teşkil eden bir başarının mihenk taşlarındandır. Tarihî değerlerimiz hakkında bildiklerimizin sür’atle derlenerek kayıtlara geçirilmesi, kitaplaştırılması ve Türk Milleti’ne hediye edilmesi gerekir.

Not: Bu makale, Çanakkale Boğaz Gazetesi’nin 15 Mart 2003 tarih ve 1214 sayılı nüshasının 3. sayfasında, Ayyıldız Toros Gazetesi’nin 15.04.2008 tarih ve 1194 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.ayyildizgazetesi.com

 

Ekrem YAMAN

Çanakkale Vali Yardımcısı


[1] Abdurrahman GÜZEL, Türk Edebiyatında Çanakkale Zaferi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Yayınları No:3, Ankara, Semih Ofset, s. (40-41).

[2] Mehmet İhsan GENÇCAN, Çanakkale Savaşları ve Menkıbeler, 1994, s. (26-29).

[3] Çanakkale Sokak İsimlerinde Yaşayanlar, Çanakkale, Olay Bilgi İletişim Basın Yayın Ltd. Şti., 2001, s. 150.