VİRANŞEHİR KÜLTÜR MERKEZİ’NİN AÇILIŞI MÜNASEBETİYLE BİRKAÇ SÖZ

Değerli Misafirler!

Sizlere hitap ederken bazı kelimeler ve ifade ettikleri mânâlar üzerinde durmak ve konuya kültür kelimesinden başlamak istiyorum. Kültür kelimesi Türkçe değildir. Bizim dilimize Batı dillerinden geçmedir. Fransızcada “yetiştirme, tarım” mânâsına kullanılır. Ziya Gökalp, bu kelimenin yerine “hars” tâbirini kullanırdı. Hars, Arapçada çiftçilik demektir. Uzun zaman, ülkemizde kültür ve hars tâbirleri yan yana kullanıldı. Öyle anlaşılıyor ki, zamanla hars yerini kültüre bırakmış bulunmaktadır. [1]

Kültür, farklı sınıf ve tabakalara göre, bazı nüanslar gösterse bile, milletleri birbirinden ayıran bir “tarihî tecrübe”nin mahsûlüdür. Kültürün hem manevî hem de maddî unsurları vardır. Milletler arasında “kültür mübadelesi” bulunmasına rağmen, her cemiyet, kendi kültür özünü korumak suretiyle ayakta durmaya çalışmaktadır. “Kültür emperyalizmi”ne dönüşmemek şartı ile kültür mübadelesi faydalı olmaktadır. [2]

Kültür, “dış tabiat”ın ve bizzat “insan tabiatı”nın insan eliyle işlenerek değiştirilmesidir.[3]

Tarih, bir milleti “geçmişte”, kültür bir milleti “hâlde” ve ülkü bir milleti “gelecekte” birleştirir. Bu üç bağ birlik ve bütünlüğün sağlanmasında çok önemli rol oynar.

Neredeyse bir asırdan fazla bir zamandan beri yabancı kültür ve medeniyetlere karşı hayranlığımız devam edip gitmektedir. Bitsin artık şu yabancı kültür ve medeniyetlere karşı duyduğumuz hayranlık! Bitsin artık şu yabancı kültür ve medeniyetler karşısındaki ezikliğimiz ve yenikliğimiz! Bitsin artık, şu “yabancıların” ve “yabancılaştırılmış çevrelerin” tertipleri!

Artık, herkes anlasın ve görsün ki, Türk Milleti, kendi millî ve mukaddes değerlerine, kendi kültür ve medeniyetine yabancılaşmadan “muasırlaşmak” istemektedir. Bu millet; dinine, diline, tarihine, bayrağına, san’atına, millî tecrübelerine, kısaca kendi kültür ve medeniyetine bağlı kalarak dünyanın en ileri ve en güçlü cemiyeti olabileceğine inanmaktadır. Yani yüzde yüz Türk, yüzde yüz Müslüman ve yüzde yüz medenî olmak mümkündür. Bunu atalarımız, def’alarca ispat etmediler mi?

Türk Milleti, genç nesillerinin “tarihî kitaplığından” koparılmasına râzı değildir. Türk Milleti, “kendi klasiklerini” öğrenmeden, yabancı kaynaklara yönelmekten tedirgindir. Türk Milleti, kendini “kültür ve medeniyet değiştirme kompleksi”ne kaptırmış “mutlu azınlıkları” hayretle ve dehşetle seyretmektedir. Türk Milleti, kendi okullarında, Türk-İslâm kültür ve medeniyeti yerine, Greko-Lâtin kültür ve medeniyetine ağırlık verilmesini, bir türlü içine sindirememektedir. Türk Milleti, kendi kültür ve medeniyeti konusunda cahil bırakılmaktan mustariptir.

Birkaç “otodidakt”(kendi kendini yetiştirmiş kişi) dışında ülkemizde, milyonlarca okumuş-yazmış kişi, kendi kültür ve medeniyetinin yetiştirdiği dâhilerden, onların eser ve üslûplarından habersizdir. Bildiklerimiz de kulaktan dolma şeyler…

Gerçekten de sorulmaya değer, kimdir Mimar Sinan, kimdir Mimar Mehmed Ağa, kimdir Itrî, Dede Efendi, Hacı Ârif Bey, kimdir Levnî, kimdir Nigârî, kimdir Yesarî Mehmed Esad, Mustafa Râkım, Yesarîzâde Mustafa İzzet, kimdir Molla Fenarî, İmam-ı Birgivî, İbn-i Kemal, Ebu Suud Efendi, kimdir El Burunî, Uluğ Bey, Ali Kuşçu, kimdir İmam-ı Âzam, İmam-ı Maturidî, kimdir Gazalî, kimdir İmam-ı Rabbanî?

Evet, gerçekten bunları biyografileri, eserleri, üslûp ve ifadeleri, dünya görüşleri ile tanıyor muyuz? Bunların yaptıklarını, yazdıklarını okuyup değerlendirebiliyor, görüp anlayabiliyor muyuz? [4] Bunu başarabilecek nesiller yetiştirme diye bir mes’elemiz var mıdır?

Geçmişimiz ile günümüzü birbirine bağlamak mecburiyetindeyiz. Milletimize şanlı geçmişini hakkıyla göstermek ve yeniden öğretmek şarttır. Bundan kaçamayız.

İlçenizde hizmete girecek olan bu kültür sitesinin açılışında ıstırabını duyduğum hususlar ve bunlarla ilgili arzularımı sizlere sunmaya çalıştım. Müesseseniz beldenize ve ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun.

Hepinizi en derin saygı ve muhabbetle selâmlıyorum. 15.11.1989

Ekrem YAMAN

Şanlıurfa Vali Yardımcısı


[1] S. Ahmet ARVASİ, Size Sesleniyorum, Model Yayınları: 1, 4. Baskı, Cilt: 1, İstanbul, İhlâs A. Ş., s. (221-222).

[2] ARVASÎ, A.g.e., s. 223.

[3] A.g.e., s. 269.

[4] A.g.e., s. 247.