KURBAN BAYRAMI’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Prof. Dr. Ali Murat DARYAL ve Ahmet TEKİN’in Ülke TV’de 17.11. 2010 günü saat 22:06’da yaptıkları Kurban Bayramı sohbetinden kurban mes’elesi ile ilgili kayıt altına alabildiğim bazı satırları istifadenize sunuyorum.

“Batı kültürünün manevî alanda bize ve insanlığa kazandırdığı bir şey yoktur. Sözgelimi ‘göz hakkı’ kavramı Batı kültüründe bulunmaz. Hamilelerin, çocukların Ege’de incir ağaçlarının yanından geçerken istedikleri kadar incir yemelerine müsaade edilir. Bu, bizim kültürümüzde bulunan göz hakkı kavramının inananlara yüklediği bir mes’ûliyetten doğan vecibenin gereğidir. ‘Müslüman’ın malı ortaktır’ kavramının Batı kültüründe karşılığı yoktur. Bu idrak hangi kültürde vardır? ‘Açları yedireceksin, muhtaçları giydireceksin, üşüyenleri ısıtacaksın!’ anlayışı da bize aittir. ‘Allah rızası’ nedir? Allah rızası için vermeyeceğimiz maddî değer var mıdır? Batı kültüründe bu kavramların karşılığı yoktur. ‘Kiminin parası, kiminin duası’ deyimi hangi kültürde vardır? Müslüman için bu deyim parası olmayana da ihtiyacı olan malı bedava vermeyi hatırlatır. Batılıdan ücretini, bedelini ödemeden kim ne alabilir? ‘Müflis tüccara yediriniz!’ emri de bizim dinimizindir. Çünkü o görmüş geçirmiştir. Zekâtın da müflis tüccara verilmesi emri vardır. Bununla müflis tüccarın durumunu düzeltmesi ve insanlara faydalı olması beklenir.

Batı insanlığa ‘kumar, fuhuş ve sömürü kültürü’nü öğretti. Afrika’daki hamile kadınlar üzerinde ilâç denemelerinin yapıldığını biliyor musunuz?

Batı zihniyeti İslâm kültüründe hep fitneye yönelik noksan aramıştır. Çarpıtılmaya yönelik konuları Batı özellikle arıyor. Meselâ çok kadınla evlenmek gibi! Bunu İslâm’ın yüz karası gibi takdim etmeye gerek yoktur. Çok kadınla evlenme mes’elesini Batı ‘metres sistemi’yle çözdü ve doğan nesilleri meşrûlaştırdı.

İslâm kültüründe namazın kazası vardır, ancak kurban kesmenin kazası yoktur.

Kurban hayvan katliamı değildir. Batı hayata saygı kapsamında kurbana karşı çıkıyor. Ancak kurban hayvanın yaşama hakkına saygısızlık değildir. İslâm prensiplerine göre bir hayvanın yaşama hakkını ‘Allah’a karşı ibadet olsun’ diye alamazsınız. Ancak Paskalya Bayramı için kuzu kurban eden Yunanlıların alışkanlığı günümüzde de hâlâ devam ediyor. Hıristiyanlara göre güya İsa A.S. Allah’ın kuzusudur. Bu itikadı yaşatmak adına kuzu kurban edilir. Oysa Osmanlı’da kuzu kurban etmek makbul kabul edilmezdi, Hıristiyan’a benzememek için kuzu kesilmezdi.

Türkiye’de İslâm’ın ‘nasıl’ı anlatılıyor. ‘Niçin’i hikmet kısmıdır. Bu bölüm anlatılmıyor.

Kurbiyet’ Allah’a yakınlaşmaktır. Kurban keserek bir hayvanın kanını akıtmakla biz Allah’a nasıl yaklaşıyoruz? Kurban İslâmî bir rükündür. İslâm’da parası olmayan insanın da niyeti ona o sevabı verecektir.

Müslüman toplumlar dünyada en az cinayet işlenen toplumlardır. İslâm toplumlarında katliam yapmış insanlar yoktur. Batı toplumlarında ise sayısız örnekler vardır. Müslüman toplumunun merhameti iki horozun dövüştürülmesine bile mâni olur. Ama Batıda kuleden keçi atma yarışmaları, arenada boğa güreşleri, derisini kürk sanayinde kullanmak maksadıyla fok balıklarının başına vura vura öldürme cinayetleri vardır. Fok balığına karşı işlenen cinayetleri görmesin diye her yıl basın bu cinayetlerin işlendiği yerlerden uzak tutulur. New York’ta dakikada bir cinayet işleniyor. Bu bir Batı rekorudur. Kur’an’ın Maide Sûresi’nde ‘Allah korunanların kurbanını kabul eder’ hükmü vardır. ‘Korunan’ kavramından toplumun, insanın, hayvanın, çocukların Allah’ın azabından korunması gibi geniş bir mânâ anlaşılıyor.

İslâm’da bir müessesenin ihdası için ne gibi gerekçeler varsa itirazların tamamına da o gerekçelerde cevap verilebilmelidir. Kurban da böyle değerlendirilmelidir.

Kişiyi ölür ölmez yıkayın!’ emri Peygamberimize aittir. Ölü ılık suyla, vücut hararetinde bir sıcaklıktaki suyla yıkanır. Aslında bu yıkama bir ilk yardımdır. İslâm’ın 1.400 küsûr yıllık bir mucizesidir. Ölüm gerçekleşmişse ölü bu yıkama ile temizlenir. Ölen kişi kalp krizi geçirmişse, ovularak temizlenmişse kalp krizine mâni olursunuz. Ölenin belki de hayata dönmesine vesile olursunuz. Zira ovma kişiye enerji yüklemektir.

Sadece Sünnet hükümleriyle kurbanın gerekçesini açıklayamazsınız.

Kurban ‘malî bir ibadet’ değildir. Ne kadar çok parası olursa olsun her Müslüman bir tek kurban kesmekle yükümlüdür. Bir rakamı ‘bağımsız sabite’dir. Kurban mala endeksli değildir.

Kurban sadece fakir et yesin diye ihdas edilmemiştir.

Vahşi hayvandan, tavuk, hindi, horoz ve kuştan kurban olmaz. Prof. Dr. Zekeriya Beyaz bu hayvanlardan kurban olacağına dair beyanda bulunarak tavsiye etmesine rağmen kendisi tavuk, horoz vb.den kurban kesmemiştir.

Kurbanın temeli ‘kan akıtmak’tır. Kuş ve benzerinin kurban olamamasının ilk sebebi insanlardaki kan akıtma arzusunu tatmin etmemesidir. Bir hayvana göre kuştan akan kan çok azdır. İsmail A.S.’ın yerine Allah kurban edilmek üzere bir koç gönderdi.

Allah peygamberlerin birçoğuna koyun çobanlığı yaptırmıştır. Koyun mazlum bir hayvandır. Koyun çobanlığı insan fıtratını yumuşatır. Deve çobanı mağrur, boğa çobanları kaba ve vahşidir. İbadet bizden merhamet ve yumuşaklık istiyor. Vahşi hayvan kendisini kesenle kavga edebilir. Sığırda hayvanı yere yatırıncaya kadar yapılan mücadele insanda mücadele hırsını tahrik ediyor. İbadetler bizden esneklik bekliyor. Batı kültüründe halk vahşi duygularını tedavi etsin diye arenaya vahşi bir boğa çıkarılıyor. Koçun gönderilmesi bize örnek olsun diyedir. İslâm kurbanın sınırlarını daraltmıyor, ama çok da geniş tutmuyor. Vahşi hayvanlarla ünsiyet kuramıyorsunuz. Koyun ve koç ise masum hayvanlardır. Peygamberimiz kurbanlarımızı birkaç gün önce almamızı, çocuklarımızın onları sevmesini ister. Çocuğun kurbana ağlaması merhamet duygularını geliştirir. Çocukların yanında kurban kesilmesini yasaklayan bir emir yoktur. Peygamberimiz ‘Ya Fatıma! Kurban kesilirken başında bulun!’ diye emretmiştir. İbadetten gaye sevgi ve nefret etme duygularını aşılamaktır. Nefret, insan hayatında temel duygudur. Sevgi sonra gelir. ‘Cemiyetin hayatı istenmeyen şeylerle korunur’ hadisi rehberdir. İnsan öldürmekten kaçınmanın yolunu çocuklara nasıl öğreteceğiz? Kan akıtmaktan, kan dökmekten, işkence etmekten uzak tutmak suretiyle çocuğu yetiştirebiliriz. Batı filmlerinde bile vahşet ve kan akıtma sahneleri hep tekrarlanır. Vahşet devamlı canlı tutulmak istenir.

Kurban kesmek İmam-ı Azam ve İmam-ı Yusuf’a göre vaciptir. Bazı mezheplere göre ise sünnettir.

Hıristiyanlar bize kan akıtarak eğleniyorsunuz diye Kurban Bayramı’na itiraz ediyorlar. Onların bayramdan anladıkları eğlencedir. Faşingler gibi. İslâm insanı hiçbir zaman başıboş bırakmamıştır. Bayramlar ve kurban bir eğitim vesilesidir. Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında bir kavram beraberliği yoktur. Kurbanı Kurban Bayramı’ndan çekip alırsanız bayramın içini boşaltmış olursunuz. Kurban eski âdetleri yeniden düzenlemiştir.

Allah’a adanan bir hayvanın kanı bile yere akıtılmaz. Bir çukura akıtılır. Kurbanın kanı insanlarda ruhî bir değişimin olmasına da vesile olur. Kurban âyetle düzenlenmiştir. O yüzden hafife alınamaz.

İslâm’da ölçü, her şeyin doğrusunu bilip, ona göre ibadetlerimizi yapmamızdır. Hiçbir din katı kurallarla gelmez.

Kurbanın kesilmesini sağlamak üzere keyfî olarak bir vekâlet verilemez.

Kurban Bayramı tatil değildir. Bayram dostlukları perçinlemek üzere bir vesiledir. Dostlar bayramlarda da bir araya gelemiyorlarsa dostluk bağları yavaş yavaş kopuyor.

Peygamberimiz hiçbir zaman zekât verecek kadar zengin olmamıştır, ama hayatı boyunca her Kurban Bayramı’nda kurbanını kesmiştir.

İslâm örfle çatışmaz, örfü kendine alır ve onu varlığını korumak için kullanır. Büyük adamlar ise örfü toplumu yönlendirmek için kullanırlar.

Çokça itiraz edilen konulardan biri olan misvağın özsuyu midenin suyunu alır. Dişi çizmez, zararlı değildir. Misvak lifleri mideye gitse bile mideye zarar vermez.

Kurban yıpratılmamalı, korunmalıdır. Kurbanın ekonomisi vardır. Hayvanların bakılamamasından dolayı mezbahaneye gönderilmesine kurban vesilesiyle mâni olunur.

Müslüman olmak ıstırap çekmektir, Müslüman kardeşinin acısını hissetmektir. Din kardeşimiz açlıktan verem olurken biz sefa süremeyiz.

Peygamberimiz hiç kimseye cenneti vaat etmemiştir.” 29.11.2010

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 13.12.2010 tarih ve 372 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com

 

 

Ekrem YAMAN

Antalya Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr