KIBRIS SORUNU

“Kıbrıs’taki fiili sınır Türk ordusu tarafından çizilmiş ve Türkiye hariç kimse tarafından tanınmamıştır. Adanın kalıcı olarak bölünmesine siyasî ve hukukî hüviyet kazandırmak için Türk tarafı, önce taksim fikrini Rumlara kabul ettirmek, sonra da onlarla masaya oturup toprak pazarlığı yapmak zorunda.

Gerçi, milliyetçi Rum politikacı Marios Matsakis adanın bölünmesini önererek Rumların bu en büyük tabusuna saldırmıştır, ama bu fikir adanın güneyinde tıpkı Matsakis gibi marjinaldir ve geniş bir destek bulması şimdilik mümkün değildir.

İkincisi, ABD ve İngiltere de adanın kalıcı olarak bölünmesine destek vermiyor.

 

BM Kararları Ne Olacak?

Üçüncüsü, BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC’nin tanınmamasını isteyen 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararları ne olacak? Ada bölünecekse, BM Güvenlik Konseyi’nin alacağı yeni bir kararla bunu tanıması gerekli ki, üye ülkeler de KKTC’yi tanıyabilsin. Rum tarafının rızası olmadan Güvenlik Konseyi’nin böyle bir karar alması ise Rumların çözümü engellediğinin kuvvetli biçimde tescillenmesi gerekiyor. Bu o kadar kolay değil.

Bölünme kalıcılaşır’ demenin uygulamadaki karşılığı Kosova değil, Tayvan modelidir (tanınmayan ancak iş yapılan ülke) ve KKTC için sürdürülebilir olduğu kuşkuludur.

Kesin olan şey, Kıbrıs’ta yeni bir başlangıcın arifesinde olduğumuzdur.

Papadopulos’un, ‘Kıbrıs sorununda son şans diye bir şey yoktur’ dediğini öğrendik.

Bu konuda haklı!” [1]

“Bugün için Kıbrıs hâlâ Türkiye’nin AB yolunda belki de en ciddi sorunudur.

Bir başka deyişle:

Kıbrıs kilidi açılmadan, Türkiye’nin AB yolu açılmaz.

Türkiye’de kimilerine öteden beri son derece sıkıcı gelen Kıbrıs konusunun hiç olmazsa bu yanı göz ardı edilmemeli. Çünkü Türkiye’nin AB yolundan nefret edenler, Kıbrıs’ı çözümsüzlüğe mahkûm etmenin ince oyunlarını hiç bırakmayacaklardır.

Kıbrıs nedeniyle halen Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinde 8 fasıl askıda duruyor. Zaten 5 faslı da Fransa kilit altına almış durumda.

Açılan fasıllarda ise müzakere ancak kör topal yürüyor. Burada da engel, Güney Kıbrıs Rum yönetimi…

Kısacası:

Kıbrıs sorunu Türkiye’nin AB ile ilişkilerini zehirliyor.

Bu durum Türkiye’nin AB yolundan kopmasını isteyenleri mutlu edebilir.

Türkiye’nin AB yolunun torpillenmesinden yana olan odaklar, hem Türkiye’de hem de AB’de var. Onun için de, Türkiye’nin AB yolunun Güney Kıbrıs tarafından mayınlanmasını memnuniyetle izliyor bu odaklar…

Ama herkes öyle değil.

Amerika olsun, genel olarak AB ve AB içindeki İngiltere, İspanya, İsveç, İtalya gibi ülkeler olsun, Türkiye-AB ilişkilerinin istikrarlı bir seyir izlemesini savunuyorlar.

Bu cephenin, Güney Kıbrıs’ta başkanlık seçimlerini kaybeden Papadopulos’un bugüne kadarki politikalarından mutlu olduğu söylenemez.” [2]

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 10.01.2011 tarih ve 377 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com

 

 

 

 

Ekrem YAMAN

Antalya Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com

e.posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr


[1] Kadri GÜRSEL, “Kıbrıs Ya Bu Yıl Çözülür, Ya Da…,” Milliyet, 13.01.2008, s.12, www.milliyet.com.tr

[2] Hasan CEMAL, “Kıbrıs’la Türkiye’nin AB Yolu İç İçe…,” Milliyet, 21.02.2008, s.17, www.milliyet.com.tr