MİLLÎ GÜVENLİK BİLGİLERİ

TÜRKLERİ BİRBİRİNE BAĞLAYAN BAĞLAR

Dünyanın dört bucağından birçok insan getirip bir araya toplasalar, bunlar bir millet meydana getiremezler. İnsanları birbirine bağlayıp millet yapan birtakım bağlar vardır. Bu bağlar dil bağı, tarih bağı, yurt bağı, kültür bağı, ekonomi bağı, ülkü bağıdır.

Alt başlıklar hâlinde kısa bilgilerle bu hususu şöyle açıklayabiliriz:

DİL BAĞI

Biz Türkler birbirimizle Türkçe konuşuruz. Yurdumuza nasıl “anayurt”, “Anadolu” diyorsak, dilimize de “anadil” deriz. Bu söz, dilimizi yurdumuz kadar sevdiğimizi gösterir. Çünkü sevgilerimizi, isteklerimizi, düşüncelerimizi onunla anlatırız.

Ancak konuşup anlaşabilen insanlar birbirlerine yakınlık hissederler, birbirini severler, sayarlar, birbirlerine bağlanırlar. Onun için, Türk milletini birbirine bağlayan bağlardan birincisi güzel Türkçemizdir.

TARİH BAĞI

İnsan topluluklarının geçmiş zaman içindeki yaşayışlarını, yerini ve zamanını söyleyerek ve doğru anlatan bilime tarih deriz. Bizim tarihimiz Türk tarihidir. Şu hâlde, aynı tarihin insanları olmak da bizleri birbirimize bağlar.

YURT BAĞI

Bir milletin bağımsız olarak üzerinde yaşadığı yeryüzü parçasına yurt yahut vatan denir. O yeryüzü parçasının havası ve karasuları da o yurdundur, o vatanın birer parçasıdır, vazgeçilemez değerleridir. Her zerresi değerlidir. Türkiye, Türk milletinin bağımsız olarak üzerinde yaşadığı yurttur. Hepimiz yurdumuzu çok severiz. Gerekirse onun için ölmeyi bile seve seve göze alırız. Herhangi bir düşman yurdumuza saldıracak olursa, milletçe hep beraber onun karşısına dikiliriz. Her Türk karada, denizde ve havada, her zaman, her yerde yurdunu korumasını bilir. Hepimizin duyduğu bu yurt sevgisi de bizi birbirimize bağlar, bir millet yapar.

KÜLTÜR BAĞI

Bir insan topluluğunun özelliğini, duyuş ve düşünüş birliğini meydana getiren gelenek hâlindeki her türlü yaşayışla düşünce ve sanat varlıklarının topuna birden kültür denir. Yeryüzündeki insan topluluklarının kültürleri de ayrı ayrıdır. Yani her milletin bir kültürü vardır.

Türk kültürü denince Türk geleneği, Türk göreneği, Türklerin hoşlandıkları ya da hoşlanmadıkları şeyler, Türk terbiyesi, Türk ahlâkı ile Türk düşünce ve sanat eserleri akla gelir.

Bizim gelenek ve göreneklerimiz, terbiyemiz, zevklerimiz, konuşmamız, duygu ve düşüncelerimiz Türkçe olduğu gibi sanat eserlerimiz de Türk zevkine uygundur. Türk’ün malı olduğu her hâlinden bellidir. Türk evi, Türk halısı, Türk camisi, Türk çeşmesi, Türk müziği, Türk halk oyunları, Türk resmi, kısacası Türk’ün her şeyi başka milletlerinkinden ayrıdır. Çünkü bunlar bizim ruhumuzu, bizim zevklerimizi gösterirler, yansıtırlar. Biz böylesinden hoşlanır, böylesini yaparız. Bunlar Türk kültürünün eserleridir. İşte bizi başka toplumlardan ayıran bu kültür birliği de bizi birbirimize bağlar, bir millet yapar.

Eğer milletlerin millet şuuru ile oynamak istiyorsanız kültür değerlerini onların gözünde değersiz hâle getirmeniz gerekir. Çünkü bir milletin kültür değerleri unutulmaz, ancak başkaları tarafından, kendi kültürlerini o kültürün yerine ikame etmek üzere, unutturulur. Kültür değerleri kendilerine unutturulan milletler şuursuz, değişmeye ve dönüşmeye, her kalıba girmeye hazır ve taklide başladıkları milletlerin kültür potası içinde erimeye mahkûm hâle gelirler. O yüzdendir ki, tarih boyunca bütün emperyalist güçler göz diktikleri başka milletlerin coğrafyalarını ele geçirmek için öncelikle kendi dillerini o milletlerin dili hâline getirmek suretiyle işe başlamışlardır. Hindistan ve diğer İngiliz sömürgelerinde yerli dillerin yerine İngilizcenin hâkim, baskın dil olması, Cezayir’de Fransız işgalinin sonrasında Fransızcanın ana dil hâline gelmesi asla tesadüf değildir. Amerikalılar, Ruslar, Çinliler, İspanyollar, Portekizliler, Almanlar, Hollandalılar yani Avrupa ve Asya ırkları başkalarının vatanlarını sömürme ve kendi vatandaşlarının refah seviyesini yükseltmek uğruna başka milletlere gözyaşı döktürme, onları kitleler hâlinde yok etme yarışında hiç birbirlerinden geri kalmamışlardır. Tarih insanın insana zulmüyle, mezalim örnekleriyle doludur. Türk milletinin Avrupa ve Balkanlardan çekilirken katledilen Türk sayısını merak edenler Amerikan üniversitelerinin son zamanlarda yazdığı tarihî eserleri mutlaka okumalıdır. İnsanoğlu ders almak istiyorsa ibret nazarıyla tarih okumalıdır.

Türk milleti tarih boyunca emperyalist hedefler gütseydi dünyanın önemli bir kısmı Türk kültürüne göre yeniden yoğrulurdu. Biz, bizimle beraber yaşayan başka ırk, din ve mezhebe bağlı milletlerin bu değerlerini asla yok etmedik. Aksine koruduk ve kolladık. İslâm coğrafyasında asırlardır kiliselerin, sinagogların, havraların ve diğer milletlerin tarihî eserlerinin yaşamasını, korunup kollanmasını, imar edilmesini başka türlü izah edemezsiniz. Oysa bütün emperyalistler işgal ettikleri ülkelerin tarihî mirasını tamamen yağmalamıştır, yıkıp yok etmişlerdir, çaldıkları servetleri kendi vatanlarına taşımışlardır. Enka, Maya ve Endülüs Emevîlerinin İspanya İslâm medeniyetinden geriye ne kalmıştır? İspanya’da İspanyol zulmünden, yok edilmekten, Akdeniz’e atılmaktan kurtarılan 100 eser bize Rönesans’ı hazırladı diyen Hıristiyan din adamlarını kaç Hıristiyan hatırlar? Yahudilerin İspanya’dan kovulduklarında ilk açılan şefkat eli Türk milletine aittir. Son 500 yıllık maziyi unutanlar vefasızdır, kadir kıymet bilmeyendir.

ÜLKÜ BAĞI

İnsanların, uğrunda ölmeye bile hazır oldukları en büyük dileklerine ülkü denir.

Ülkümüz; Türk milletinin yükselmesi, Türk varlığının hiçbir saldırıya uğramaması, her gün bir öncekinden daha hür, daha iyi, daha zengin, daha rahat yaşamasıdır.

Bu ülkü birliği de bizi birbirimize bağlar, bir millet yapar.

EKONOMİ BAĞI

Dünyada herkes varlık içinde, rahat ve mutlu yaşamak ister.

Gelirle gideri, üretimle tüketimi düzenli tutmaya ekonomi denir.

Ekonomide kalkınmanın en kestirme yolu, plânlı bir çalışma ile üretimi artırmak, geliri çoğaltmaktır. İnsanlar da, milletler de böylece zenginleşir, daha rahat yaşama yollarını bulurlar. Bunun için de yurdumuzda iş hayatının gelişmesi gerekir. Bir ülkede ekonomi yolunda giderse o ülkenin yurttaşlarının kazancı artar. Şu hâlde yurdun iktisaden kalkınmasında hepimizin çıkarı vardır. Bunda hepimiz ortak gibiyiz. Bu da bize daha çok, daha verimli, daha şuurlu çalışma ödevini verir.

İktisaden kalkınmayı sağlamak için hepimize düşen çalışma ödevi de yurttaşlarımızla aramızda yeni bir bağ meydana getirir. Buna ekonomi bağı diyoruz. Ekonomi bağı, bizi bir millet yapan bağdır. 03.08.2012

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 07.08.2012 tarih ve 4454 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.

Ekrem YAMAN

Sinop Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com.tr

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr