MERSİN URARTU GÜNLERİ

 

San’at, güzellik karşısında duyulan heyecan ve hayranlığı uyandırmak için insanların kullandığı yaratıcılığa denir. San’at, insandaki güzeli sevmek ve ondan ruhî bir zevk alma duygusundan doğmuştur.

Vücudun gelişmesi için alınması gereken besin maddeleri gibi, insan ruhunun da gelişmesi için san’ata ihtiyaç vardır.

Millet ile san’at arasında yakın bir ilişki vardır. İkisi de somut, ikisi de yegâne, ikisi de ebedî ve değişik şekillere girebilir varlıklardır. Bazen bu yakınlık o kadar derin bir kaynaşmaya varır ki, bir milletin bütün özelliklerini san’attan çıkarmak mümkün olur.

Dilin anlatmakta yetersiz kaldığını san’at anlatır. San’at ruhun ifadesidir; şahsiyetin bir tezahürüdür. San’at eserinde her çağın insanına hitap eden ebedî kıymetler vardır. san’at, insan zekâsının tabiatı işlemesidir; kendi maksadına göre tabiata ustaca tesir etmesidir. Tipik insan faaliyetleri ne kadar san’at çeşnisine bürünmüş, tipik zevkler ne kadar hür ve uyarıcı bir huzur kaynağı haline gelmişse, medeniyet o kadar ileri gitmiş olacaktır. İnsan faaliyetlerinin standart hâle getirilip öldürüldüğü cemiyetlerde canlılık, diri kalmak, kalkınabilmek, sadece san’ata bağlı kalmıştır. [1]

İçel San’at Kulübü ve Mersin Rotary Kulübünün birlikte düzenledikleri “Mersin Urartu Günleri” çeşitli san’at faaliyetleriyle san’atseverleri tekrar buluşturmaya vesile oldu. Aranızdan bulunmaktan ve sizlere hitap etmekten dolayı bahtiyarlığımı ifade etmek istiyorum.

2800 yıl önce Anadolu’da pek çok ilki gerçekleştiren Urartu uygarlığını, çeşitli faaliyetlerle Mersinlilere sunan Prof. Oktay BELLİ’ ye ve ekip arkadaşlarına teşekkür borçluyuz.

Üzerinde yaşadığımız topraklardaki insanlık mirası olan kayıp uygarlıklar, gün yüzüne çıkmayı, çıkarılmayı beklemektedir. Kıt imkânlarla çalışmalar yapan bilim adamlarımız bunun için emek veriyor. Anadolu’nun Hitit gibi önemli uygarlıklardan biri de Urartu uygarlığıdır.

İstanbul Üniversitesi Avrasya Arkeoloji Enstitüsü ve Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Bilim Kurulu, yaptığı çalışmalarla Anadolu’ da kayıp bir uygarlığı gün ışığına çıkardı.

60-65 yıl önce Kafkas ötesi Bölgesi’nde Urartu yerleşim merkezleri ve kalelerinde başlatılan yoğun kazı çalışmaları, Urartu uygarlığı ile ilgili bilgilerimizin temelini oluşturmuştur. Ancak Urartu uygarlığı ile ilgili bilgilerimizin artmasına, Doğu Anadolu Bölgesi’nde özellikle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı Türk arkeologları tarafından yapılan yoğun kazı çalışmaları sebep olmuştur. Bu kazılar, Urartu epigrafyası, mimarlığı, tarihi, dini, sanatı ve uygarlığı konusundaki bilgilerimizi zenginleştirmesinin yanı sıra, bu kültürün Anadolu uygarlığının ayrılmaz bir parçası olduğunu da göstermiştir. Araştırmalar M.Ö. I. Bin yılın ilk yarısında Urartu uygarlığının Doğu Anadolu Bölgesine altın çağını yaşattığını ispat etmiştir.

Türkiye’nin yarısı kadar alana yayılan Urartu krallığı, her şeyden önce bir kara devletiydi.

Urartu Krallığı’nın yıkılmasından sonra dillere destan olan meyve ve sebze bahçeleri ile üzüm bağları, Ortaçağ yazarları tarafından büyük bir övgü ile anlatılmıştır. Hattâ günümüze kadar dillerden düşmeyen “Dünyada Van ahirette iman” deyimi, Urartu başkenti Van’ın Eskiçağda cennete benzeyen meyve bahçeleri ve üzüm bağlarını anlatmak için söylenmektedir. [2]

Kafkasya’dan Anadolu’ya uzanan Urartu Uygarlığı Türk arkeologlar sayesinde Doğu Anadolu’nun bu madencilik, mühendislik ve zarafet önderleri, tarih içindeki doğru ve onurlu yerlerini aldılar. [3]

Urartu medeniyeti, bugün bile mühendislik harikası sayılan su kanalları yanında, gelişmiş seramik sanatı ve maden sanatı ile dikkati çekiyor. [4]

Urartu kültürü yüksek tepelerin doruk noktalarındaki sarayları, günümüzde hâlâ kullanılan suyolları kral mezarları, dillere destan takıları, süs eşyaları savaş aletleri ve taş işçiliği ile tanınıyor. Çeliği ilk kullanan Urartular, dünyanın en zengin boncuk, madenî kemer ve bilezik koleksiyonu da bizlere miras olarak bırakmışlardır. [5]

Türkiye, geçmiş uygarlıklardan günümüze kalan toprak altı ve üstü kültür mirası açısından zengin bir ülkedir. Bu miras araştırılıp incelenip korunduğu, değerlendirildiği ve insanlığın bilgisine, seyrine, ortak mutluluğuna sunulduğu zaman, ülkemizin insanlarına şeref, kültür ve zenginlik sağlayacaktır.

Mersin, İçel Sanat Kulübü çatısı altında “Arkeoloji Günleri” düzenleyen herhalde tek örnek şehirdir. Bu yönüyle yapılan çalışmalar kültür hayatımıza canlılık katmaktadır.

Bu organizasyonun ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. 2004

 

Ekrem YAMAN

Mersin Vali Yardımcısı


[1] Ekrem YAMAN, “Sanat, Bilim ve Medeniyet Hakkında Bazı Düşünceler,

[2] Mersin Urartu Günleri, İçel Sanat Kulübü Kitapçığı, Mersin, Güven Ofset, 2004.

[3] “Urartu’ya Bin Selam,” Cumhuriyet Gazetesi, 16.10.2003.

[4] “Urartu’larla Tanışma Vakfı,” Radikal, 25.09.2003.

[5] “Savaş ve Estetik: Urartu,” VW Magazin.