TAPU SİCİL MÜDÜRLÜKLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİ HAKKINDA BAZI TEKLİFLER 

 

3045 sayılı Kanunla ilçe bazında olmak üzere bazı il ve ilçelerde birden fazla tapu sicil müdürlüğü kurulması yoluna gidilmiştir. Aynı idarî birimin mülkî hudutları içinde ayrıca kadastro müdürlüğü kurulmuştur. Bu müdürlüklerden hangisinin idarî yönden mülkî âmire karşı tapu idaresini temsil edeceği hususu açık bir şekilde belli değildir. Özellikle büyük vilâyetlerde bu husus mes’ele olmaktadır.

Vatandaşla devamlı olarak her mesai gününde yüz yüze olan tapu teşkilâtında çalışan elemanlarımız acaba bu işe ehil kişiler midir? Büyük bir bölümü sonradan sözde lise diplomasına kavuşan ve kendisini yetiştirememiş genç elemanlarla acaba ne oranda başarılı kamu hizmeti verebiliyoruz?

Yetersiz elemanlarla çalışan tapu sicil müdürlüklerinin sürüncemede bıraktığı işlerden her yerde ve her zaman vatandaş zarar görmüştür. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü müfettişleri şikâyetler dışında taşra teşkilâtını teftiş edememektedirler. Çünkü müfettiş sayısı teşkilâtın görev sahasının genişliğine göre azdır. Bu yüzden her tapu sicil müdürlüğü ayrı uygulama yapmaktadır.

Tapu idarelerini ıslah etmek için akla gelen teklifler şöyle sıralanabilir:

1- Tapu elemanları, müdürler başta olmak üzere her yıl meslekî hizmet içi eğitimden geçirilmelidir. Okulu yeni bitiren elemanlar ilgili müdürlüklerce özel eğitime tâbi tutulmalıdır.

İnsan unsuruna verilecek önemin bir göstergesi olarak tapu elemanları her zaman eğitilmeli, Genel Müdürlük sadece politik kişilerin taleplerini değil, taşranın her kademesinden, özellikle mülkî âmirlerden gelecek teklifleri dikkatle değerlendirmelidir. Tapu idarelerinde vatandaşla eleman arasında en çok ihtiyaç hissedilen şey güven duygusudur. Ahlâkî ve manevî değerlere bağlı, hakkı üstün tutan insan güvenilir insandır. Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Sistem içinde hata olduğuna inandığımız davranışlar olursa düzeltilmesine yardımcı olmak hepimizin vazifesidir. Gelişen ve modernleşen Türkiye’de eğitimin Devletin her kademesinde görev yapan elemanları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması ve kalitesinin yükseltilmesi önde gelen önceliklerimizden biridir. Millet olarak eğitimin sadece okullarla sınırlı kalmaması, hayatımızın her sahasına yayılması ayrı bir hedefimiz olmalıdır.

2- Genel Müdürlüğe bağlı müfettişlerin teftiş ve kontrolleri periyodik bir programa bağlanmalıdır. Teftişler sıklaştırılmalı ve periyodik teftişler hiç olmazsa 3 yılda bir defa bütün teşkilâtı kapsayacak genişlikte olmalıdır. Tapu ve kadastro müdürlüklerinde kurulacak olan kontrolörlük müessesesi elemanlarıyla hizmette verimsiz, teftişte başarısız ve vatandaş ve idare indinde adı “rüşvetçi” ye çıkmış elemanlar yakın idarî tâkibe alınarak ya ıslah edilmeli ya da meslekten tart edilmelidir.

3- Tapu teşkilâtının teknik araç ve gereç eksiklikleri mutlaka giderilmelidir.

4- Prensip olarak her ilçede tapu sicil müdürlüğü kurulması gerektiği fikrinden vazgeçilmelidir. Tapu sicil müdürlüğü kurulması için iş hacmi konusunda bazı kriterler getirilmelidir. Her il veya ilçe merkezinde ayrı ayrı hem kadastro müdürlüğü hem de tapu sicil müdürlüğü bulunması gerekli değildir. Tapu sicil müdürlükleri ile kadastro müdürlükleri birleştirilerek tapu ve kadastro müdürlüğü şeklinde gerekli olan yerleşim birimlerinde teşkilâtlanmaya gidilmelidir.

5- Tapu sicil müdürlüklerinde akit şubesi, tescil ve arşiv şubesi şeklinde iki ana şeflik kurulmalıdır. Tapu sicil müdürü üzerindeki tescil ve arşiv işlemleri arşiv şefliğine devredilmelidir.

6- Tapu idarelerinin ve kadastro personelinin yeterli donanım ve Devletin yeterli malî desteği içinde olduğu söylenemez. Bu personel Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü personeli gibi elde edilen Devlet gelirlerinden belirli paylar kendilerine verilerek daha etkili ve verimli çalışmaları ve rüşvet iddialarına açık olan kapıların kapatılması için desteklenmelidir. Çalışan insanları yeteneklerini en üst seviyede kullanmaya, teşkilâtın gâyelerine daha fazla katkıda bulunmaya istekli kılmak için, onun ekonomik menfaatlerinin gözetilmesi gerekir. Kişiyi daha çok çalışmaya ve başarı sağlamaya iten faktörlerin başında onun sosyo-psikolojik ve ekonomik ihtiyaçları gelir. “Basit insanlar sadece şimdiki zamanı yaşarlar. Büyük insanlar dünü-bugünü ve yarını birlikte yaşarlar. Bugün, dünün neticesi yarının sebebi ve temelidir.[1] Özellikle maddî menfaatleri tepebilen örnek insanlara her teşkilâtta ihtiyaç vardır. Millet olarak sabırla edebi, hayâ ile saygıyı ilim ile bütünleştiren şahsiyetlere Devletin her kademesinde ihtiyacımız vardır.

Rüşvetin kanunî ya da ahlâkî bir problem olmadığı, bir sistem sorunu olduğu ve Türk kamu idaresinde bu tür bozuk davranışın tarih içinde ve günümüzde geçerli bir demet etkiler sonucu bugünkü yaygınlık seviyesine ulaştığı bilinmektedir. Topluma bu konuda etkili bir kamuoyu oluşmasını sağlayacak değer yargılarını yerleştirme yönünde fazla bir ilerleme de sağlanamamıştır. Hâlâ “gemisini kurtaran kaptan”lar toplumda hüsnü kabul görmektedirler. Ayrıca seçtiğimiz kalkınma modelinde ne pahasına olursa olsun sermaye birikimi ve girişimci meydana getirme yaklaşımımız, Kamu İdaresi ile ilişkilerinde “işlerini yürütenlere” bir ölçüde hoşgörü ile bakılması gerektiği gibi bir yanlış izlenimi topluma yerleştirmiş görünmektedir. Bu bakımdan Cumhuriyet döneminin kitle haberleşme imkân ve araçları konusunda sağladığı gelişmeler Kamu İdaresi-vatandaş ilişkilerinde etkili bir kamuoyu oluşumu konusunda beklenen faydalı neticeleri tam mânâsıyla sağlayamamıştır.

Temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çeken kimselerden Devletin her kademesinde dürüstlük beklemek hayâlcilik olacaktır. Rüşvetin tümüyle ortadan kalktığı bir toplum düşünmek belki mümkün değildir, ancak rüşvetin toplumun içinde sosyal hastalık niteliği gösterir bir yaygınlık kazanmasını önlemek de toplum olarak aslî görevlerimizden birisidir.

Türk kamu idarecileri için özdeyiş olarak söylenen “Ağzı var mıdır? Öyle ise yer.” hükmü büyük ölçüde belli grupların özleyişlerini, hasretlerini dile getirmelerinin bir belirtisi ise de, bir ölçüde de ülkemizde rüşvet olayının yaygınlaştığı konusunda bir durum tespitini yansıtmaktadır. Rüşvet, tabiatı gereği, çoğunlukla gizli kalabilen, “alan memnun, satan memnun” bir olay olduğu için rüşvet konusunda en çok zan ve töhmet altında kalan tapu teşkilâtlarındaki rüşvetin nitelik ve niceliğini tespit imkânından ne yazık ki, mahrumuz.

7- Otoritenin kaynağının milletten geldiği bilinci Devlet idaresine de yerleştirilmelidir. Her kademedeki kamu idarecisi kendisini efendi değil, bu milletin hizmetçisi olarak görmeye alıştırılmalıdır.

8- Tapu arşivlerindeki eski kayıtları okuyacak uzman kişilerin sayısında azalma kaydedilmektedir. Üniversiteler bünyesinde bu konuda eleman yetiştirmek üzere çalışmalar yapılmalıdır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye’nin en eski ve en geniş arşivine sahiptir. Bu arşiv Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalan ve Türkiye’nin, hattâ Osmanlı hâkimiyetinde olan bütün toprakların tapularının muhafaza edildiği, her köyümüzün tek tek belirtildiği ve isim isim yazıldığı, bir arşivdir. Osmanlıcayla yazılmış olan bu kayıtların yeni yazıyla yazılması ve eski ve yeni kayıtların çok daha titiz ve dikkatlice muhafazası yolunda eski yazı bilen, taşrada aynı işleri yapmaktan bıkmış tapu elemanlarına merkezde görev verilerek bu sahada istihdamları sağlanmalıdır.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü teşkilâtının müspet çalışmalarıyla ülkemizdeki arazi ihtilâfları yüzünden çıkan kan dâvâlarının azalmasına hizmet edilecektir. Bunun örnekleri vardır.

9- Tapu ve kadastro teşkilâtının personel işleri ve hareketlerinin bir prosedüre bağlanması gereklidir. Tapu teşkilâtı elemanlarının göreve başladıkları yerden emekli olmaları önlenmelidir.

10- Tapu ve kadastro hizmetlerinde arazide çalışanlara verilen arazi tazminatları arttırılmalı ve her yıl yeniden düzenlenmelidir.

11- Tapu ve Kadastro Fonu kurularak teşkilâta malî destek sağlanmalıdır.

12- Tapu sicil müdürlüklerinde çalışan personelin yan ödemeleri arttırılmalıdır. Her kademedeki kamu idarecileri gibi tapu teşkilâtı personeli de dürüstlüklerini zorlamayacak yeterli malî imkânlara kavuşturulmalıdır.

13- İl valisinin onayı ile bölgesinde şoför ve yardımcı hizmetli tayinlerinden başka yetkisi olmayan tapu ve kadastro bölge müdürlükleri lâğvedilerek il ve ilçe teşkilâtları eleman ve donanım yönünden takviye edilmelidir.

Not: Bu makale, Karapınar’ın Sesi Gazetesi’nin 15 Şubat 1992 tarih ve 8 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. 

Ekrem YAMAN

Karapınar Kaymakamı

 

KAYNAKLAR:

1)                  Mülkiyet Dergisinin çeşitli sayıları,

2)                  Türk İdare Dergisi,

3)                  Amme İdaresi Dergisi,

4)                  Yeşilay Dergisi,

5)                  Şahsî kaynaklarım,

6)                  İdarecinin Sesi Dergisi.


[1] Av. Necati ÖZFATURA, “Batıda Ahlâkî Çöküntü,” Yeşilay Dergisi, Sayı: 695, s. 8.