ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN ARKASINDAN GELİBOLU YARIMADASI’NIN TAHLİYESİ

 

Sonradan açıklandığı üzere, Gelibolu Yarımadası’nı boşaltma fikri ilkin Lord Kitchner’in aklına gelmiştir. Bu zat, Kasım 1915’de İngiliz cephelerini bir, bir gezmiş ve bunların durumlarını, başarı ihtimâl ve imkânlarını incelemiştir. Bunun üzerine burada yapılacak harekâtta bir başarı ümidi kalmadığını ileri sürmüş, boşaltma sırasında büyük zayiat verilmeyeceği kanaatinde olduğunu belirtmiştir. [1]

Gelibolu Yarımadası’nın boşaltılması kararının alındığı 6 Aralık 1915’den bir gün sonra Anafartalar ve Arıburnu’nun boşaltılarak cephenin kısaltılması emrini alan Amiral Vemis ve karargâhı büyük bir hayâl kırıklığına uğradı. 12 Aralık’ta boşaltmayı kesin olarak kabul etmek zorunda kalan Amiral, Anafartalar ve Arıburnu’nun 19-20 ve 21-22 Aralık gecelerinde tahliyeyi başaracağı umudunda olduğunu bildirerek gereken hazırlıklara başladı.

Boşaltma, üç dönem halinde plânlandı. Birinci dönem, savunma halinde kalacak kuvvetler için gerekli olmayan birlikler ile eşya ve hayvanların boşaltılmasına ayrıldı. 10 Aralık’ta bu dönemin sona ermesinden sonra, şiddetli soğuklardan hastalanmış olan 10.000 kişi, gemilere yüklendi. Bu sırada boşaltmaya devam için kesin yönerge alınmıştı. İkinci dönem, mevzilerin savunulmasını, üçüncü dönemde gerekli olmayan birlik, top ve hayvanlar boşaltılacaktı. Üçüncü dönemde muharebe birlikleri ve bunlara ait sağlık teşkillerinden başka bir şey kalmayacaktı. Bu dönemde, kıyıdaki az kuvvetler harp gemilerinin toplarına dayanacaklardı. [2]

Geri çekilme arifesinde Türk Birliklerini aldatmak için gündüz karaya hayvan ve gereç çıkarılmasına, gece de hiçbir atış yapılmamak suretiyle savunanlar sessizliğe alıştırılmaktaydı. Bazı destek gemilerinden başka harp gemilerinin kıyılarda gözetlemesine izin verilmiyor ve deniz uçakları bu gemilerin keşfine engel olmak için sürekli olarak karakol görevi yapıyordu.

Arıburnu’nda tepeler kıyıya doğru uçurum şeklinde indiğinden, boşaltılan kuvvetlerin izlenmesi halinde savunanlar gemi ışıldakları tarafından kolayca görülerek körletilecek ve gemi topları da müthiş bir ateşle onları geri çekilmeye zorlayacaktı. Savla’da ise boşaltma 3-5 km genişlikteki bir ovadan olacak, gemi ışıldakları kendi kuvvetlerini de körletecek ve dolayısıyla destek ateşi bunlar için tehlikeli olacaktı. Bu sakınca, iki kanada sokulacak gemilerin ateşiyle bir derece önlenebilecekti. [3]

19 Aralık 1915 akşamı, Anzac’a gitmek üzere İmroz, Kefalos Limanından yola çıkan sıra sıra balıkçı teknelerini (filika), filodan yükselen dumanları o gece Türkler fark etmişlerdi.

Liman von Sanders tahliye konusunda şu itirafta bulunur:

“Sebepleri ne olursa olsun, biz, son dakikaya kadar başarıyla gizlenen bu boşaltma teşebbüsünden haberdar olamadık. Yalnız böyle bir ihtimâl 5. Ordu tarafından düşünülmüş ve bu husus bütün komutanlara yazıyla bildirilerek dikkatleri çekilmişti. Fakat geri çekilme o kadar ustaca yapıldı ki, Türk ileri hatlarında dahi durumun farkına varılamadı. [4]

İngilizler geri çekilirken, yarımadada pek çok harp malzemesi bırakmışlardı. Savla Körfezi’nden Arıburnu’na kadar olan alanda beş küçük vapur, altmıştan fazla nakliye sandalı sahilde bırakılmıştı. Dekoviller, telefonlar ve tel örgü malzemesi, yığınlarla her çeşit alet, eczahaneler, birçok sıhhiye malzemesi ve su filtresi terk edilmişti. Büyük ölçüde piyade topçu cephanesi, çok sayıda toparlaklar ve araba parkları, her cinsten silâh, sandıklar dolusu el bombası ve makineli tüfek namluları bırakılmıştı. Birçok konserve, un ve arpa yığınları ve dağlar gibi yığılmış odun bulduk. Düşmanın bütün çadırlı ordugâhları olduğu gibi bırakılmış ve feda edilmişti. Çekilme bu suretle tamamen gizlenebilmişti. Gemilere yüklemeye vakit bulunamayan bir sürü at da öldürülerek bırakılmıştı.

İngilizlerin başarılı tahliyeleri hakkında müttefikimiz Almanların değerlendirmesi de hayli ilginçtir:

“İtiraf etmek gerekir ki, İngilizler, Türkleri aldatmaya ve şaşırtmaya çok güzel muvaffak olmuşlardı… Türkleri mahirâne bir surette aldattılar.” [5]

Çanakkale Zaferine ortak olan Almanlar her nasılsa, bu noktada muharebelerde ön plâna çıkartılan Alman sevk ve idaresinin halen devam ediyor olduğunu unutmuş gözüküyorlar. Müttefikin böylesine can kurban…

 

Not: Bu makale, Mersin Deniz Ticareti Dergisi’nin Ekim 2003 tarih ve 137 sayılı nüshasının 25. sayfasında yayımlanmıştır. 

Ekrem YAMAN

Mersin Vali Yardımcısı


[1] Liman von SANDERS, Türkiye’de Beş Yıl, İstanbul, 1968, s. 122.

[2] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, VIII. Cilt, Ankara, 1976, s. (250-252).

[3] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, VIII. Cilt, s. 252.

[4] Liman von SANDERS, Türkiye’de Beş Yıl, s. 123.

[5] Dr. Carl MÜLHMANN, Çanakkale Muharebesi, 1915, Çev. Mehmet CEMAL, Kastamonu, 1933, s. 173.