İDARE ETMEK (YÖNETMEK), İDARECİLİK, İDARECİLER KAVRAMLARI SİZE NEYİ İFADE EDİYOR?

 

A) İDARE ETMEK (YÖNETMEK)

İdarecilik bir san’attır.

“Yönetmek öngörmektir.” [1]

“Ayranları kabartanların devleti yönetme sorumluluğu yoktur.” [2]

B) İDARECİLİK

“Hiç kimse bilmediği bir işe girmez, ancak herkes, mesleklerin en ağırı olan ülke yönetimi için kendini yeterli görür.” [3]

“Yönetim artık bilgi toplumunun jenerik organıdır.” [4]

“İmaret (idarecilik) bir emanettir. Kıyamet gününde de gerçek bir nedamettir. Ancak onu omzuna alarak üzerine düşeni hakkıyla yapan müstesna!” [5]

“İslâm ahlâkçıları, meslek ve sanatları üçe ayırırlar:

1) Şerefli sanatlar.

Bu sanatlar üçe ayrılır:

a)Memleket idaresiyle ve umumun menfaatine olan hizmetlerle ilgili olanlar. İdarecilik gibi.

b) Fazilet ve edep, belâgat ve söz parlaklığı, tıp, yıldızlar (astronomi) ve hesapla ilgili olanlar. Ediplik, yazarlık, filozofluk, tabiplik, vs.

c) Kuvvet, şecaat, güzellik ve ferasetle ilgili olanlar. Askerlik gibi.

2) Orta seviyede sanatlar.

Bunlar da ikiye ayrılmaktadır:

a) Halk için zarurî olanlar. Ziraat gibi.

b) Zarurî olmayanlar. Kuyumculuk gibi.

3) Hasis ve düşük kaliteli sanatlar.

Bunlar da üçe ayrılırlar:

a) Halka menfaatli ve faydalı olmayan, bilakis zararlı olanlar. Muhtekirlik, karaborsacılık gibi!

b) Halka zararlı olmayan, fakat kişinin fazilet ve şahsiyetini düşüren sanatlar. Maskaralık, palyaçoluk, halkı eğlendiricilik gibi!

c)Bu iki sınıfa da girmeyen, fakat insanın fıtraten kerih göreceği sanatlar. Debbağlık, çöpçülük vs.” [6]

“İdare etmek dürüst hareket etmekle kaimdir.

Eğer siz halkı dürüst yollarla idare ederseniz kim eğri olmaya cesaret edebilir?” [7]

C) İDARECİLER

“İdareciler, bana içten sevgilerini haykıranlar; yarım asırdan beri büyük Türk ulusunun tam anlamıyla millet olmasına çalışan, onunla en modern bir Türk devleti kurmak için insanlık fedakârlıklarının hiçbirini esirgemeyen kültür, idare, intizam ve devlet adamlarını en son ilmî telâkkilere göre tebellür ettirmeye çalışmış ve çalışan yüksek değerde arkadaşlarımdır.” [8]

“Her ferdiyle henüz rüşdünü ispat edememiş bir millette, o milletin idaresi, mutlaka, en bilgili, en görgülü ve en maharetli kimseler bulunup onlara tevdi edilmelidir. Bir millete ait devlet işlerinin, ilmi, irfanı, mahareti olmayan kimselere teslimi kadar o millet için ikinci bir felâket tasavvur edilemez.” [9]

“21. asra giren Türkiye’mizin asra mührünü vurabilmesi için bilgiyi akılla, inançla bütünleştirerek tatbikata sokan dürüst, ilkeli yöneticilere şiddetle ihtiyacı var.” [10]

“Çin filozofu Konfüçyus’a ‘Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?’ diye sormuşlar. Konfüçyus bu soruya şöyle cevap vermiş:

‘İşe önce dili düzeltmekle başlardım. Çünkü dil bozuk olursa, sözcükler düşünceyi anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken işler doğru yapılmaz. Görevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve düzen bozulur. Töre ve düzen bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını bilmez. Bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”

“Valilerde şefkat, duyarlılık ve mes’ûliyet; belediye reislerinde intizam, nezâfet ve çarşı-pazar emniyeti; hâkimlerde de Hak düşüncesi, bîtaraflık ve cesaret-i medeniye esastır.”

Büyüklerden biri de idare konusunda görüşlerini şöyle ifade ediyor:

“Allah’ın yönetiminde bir kusur, bir eksiklik mi var ki, ben dünyayı değiştireyim? Allah âdildir, insanlar neye lâyıksa öyle bir yönetim kurar dünyada. Şu anda bizler böyle yönetime lâyığız ki, böyle kurmuş dünyanın gidişatını.

Ben ancak insanlara, ‘İyi yönetime lâyık olmak için iyi insan olun!’ der insanların kendilerini düzeltmeleri yolunda telkinde bulunurum.” [11]

“Üç şey üç zümreye çirkin düşer: İdarecilere sertlik, âlimlere mal sevdası, zenginlere cimrilik…”

“Dengeyi bulmak, kantarın topunu iyi ayarlamak zordur, ama bu da yöneticilerin maharetidir.” [12]

“Devletlerin güçlü ya da zayıf olması, ulusların yükselmesi veya gerilemesi, yalnız yöneticilerin güçlü olmasından veya yetersizlikten kaynaklanmaz.

Yöneticiler ister iyi, ister kötü, ister kahraman, ister gaddar olsunlar, onlar kendi uluslarının aynası, millî ruhun bir kopyasıdır.

Onlar bu halkın içinden gelmişlerdir. Bir toplum nasılsa, idarecileri de onlara benzer. İşte bu yüzdendir ki ‘Her ulus, lâyık olduğu yönetime ve yöneticilere sahip olur.’ denir.” [13]

D) İDARECİNİN SÜSÜ

“Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.” 14.09.2011

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 10.10.2011 tarih ve 410 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com 

 

Ekrem YAMAN

Antalya Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com.tr

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr


[1] Güneri CİVAOĞLU, “Yönetmek, Öngörmektir,” Milliyet, 24.10.2008, s. 17.

[2] Güneri CİVAOĞLU, “Ermeni Tasarısı,” Milliyet, 10.10.2007, s. 17.

[3] Socrates

[4] Peter DRUCKER

[5] Hadis

[6] Kınalızâde, Devlet ve Aile Ahlâkı, Tercüman 1001 Temel Eser Serisi, s. (25-26).

[7] Konfüçyus

[8] M. K. ATATÜRK

[9] Fethullah GÜLEN

[10] Recep Tayip ERDOĞAN

[11] Musa Muslihiddin (Merkez Efendi), (1463-1551)

[12] Mehmet TEZKAN, “Şehit Varken TV’ler Ne Yapmalı?,” Milliyet, 18.07.2011, s. 5.

[13] Rahmi TURAN, “16 Devletimizi Batırdık, Ya 17’ncisi?,” Hürriyet, 25.07.2011, s. 20.