KÜTAHYALI İŞADAMI RIZA GÜRAL’IN HATIRALARINDAN TİCARET HAYATINA DAİR BAZI DERSLER

“Her şeye rağmen tasarruflu ve idareli yaşamak (…) bir hayat tarzı, bir ilkedir!” [1]

“Bir işadamı öncelikle en iyi bildiği işi yapmalıdır.” [2]

“Para, daha mal alınırken kazanılır.” [3]

“Her güçlüyüm ve büyüyorum diyene inanmayın!” [4]

“Yavaş yiyenin işi de yavaş olur.” [5]

“Hayatı olduğu gibi kabul etmeniz lâzımdır. Eğer hayatı olduğu gibi kabul etmezseniz yaşamanız zorlaşır, kabul ederseniz de rahat bir hayatınız olur. Hayatı kabul etmediğiniz takdirde çok üzüntülü yaşarsınız.” [6]

“Ailede paradan daha önemli olan, aile bireyine duyulan güvendir. Para değil, itibar kazanılır. İtibar nasıl olsa parayı çeker. Aile ortamında ‘her şey hep beraber’ yaşanır. Gözü tok olunmalı, sefahatten kaçınmalıdır.” [7]

“Her girişimden alınacak bir ders bulunur.” [8]

“Çocuklar zenginliğin lüks tüketim olduğu duygusuna kapılmamalıdır.” [9]

“ ‘Ev yap-yık-yeniden yap.’ Anlamı; ‘Hatalarını yaşayarak gör ve yıkıp yeniden yaptığında bir daha hata yapma!” [10]

“60’lı, 70’li yılların uygulamalarında ne proje büroları ne de danışmanlık firmaları vardı. Herkes kendi işini kendi yapmak zorundaydı. Bir yerde başarı varsa o başarının olduğu yerde iki faktör çok önemliydi. Birincisi, az hata yapılması ve diğeri de çok çalışılmasıydı.” [11]

“Siyaset sanayici için ödül ve ceza demektir.” [12]

“İşadamının iyisi tespih sallar. Tespih sallarken de yeni projeler geliştirir ve uygular. İyi işadamı, elemanlarını iyi çalıştıran kişidir.” [13]

“Herkesin görevini doğru yapması lâzımdır.” [14]

“Fiyat kalitenin teminatıdır.” [15]

“Çalışanlar da yiyeceğin iyi ve kaliteli olanına lâyıktır. Misafirlerimiz ne yiyorsa, onlar da aynısından yemelidir.” [16]

“Güveni boşa çıkarmamak bir sorumluluğa dönüşür. Ancak o güvenin kaynağında çok bilinçli bir karar vardır.

Her yerin bir iş ahlâkı, iş terbiyesi vardır.

Asıl mes’ele işe duyulan saygı ve aidiyet duygusudur. Bir elemanın aidiyet duygusunun göstergesi ise mesai kavramını nasıl yaşadığıdır.

Görevin tanımlandığı andan itibaren o işi zamanında bitirme sorumluluğu çalışana aittir.

Giyim ve bakım konusunda da işyeri kuralları olmalıdır.” [17]

“İş anlayışı sonuç odaklıdır.

Elinden geleni değil, gerekeni yap yeter. Her işin yetişmesi gereken bir takvimi vardır. O takvime uyulduğu sürece kimin, ne zaman, nasıl yaptığının önemi yoktur.

Önemli olan ‘adam kazanmaktır’. Gidenlere tazminatı ödenir, ama işinde performansı yeterli olmayanlar için çözüm rotasyondur. Hemen daha başarılı olacağına inanılan bir bölüme kaydırılır.” [18]

İşyerinde “kesintisiz çalışma vardır. İşi bitirmek esastır.” [19]

“Üretim yaptığınız makineyi tanıyın, kendinize güvenin ve vazgeçmeyin!” [20]

“Bir sistem tasarlayıp o sistemin üretim sahasında üretim yapmasını ve problemsiz bir şekilde ürünlerin hattan geçtiğini görmek her mühendis için tarif edilemez ve dünyada başka bir eşi olmayacak bir hazdır.” [21]

“Sadece başarıya odaklanın!” [22]

“Önce inanacaksın, inanmadan hiçbir şey olmaz!” [23]

“Kötü komşu adamı ev sahibi yapar.” [24]

“Ürünü satın alacak ve beğenmesi gerekenler kullanıcılardır.” [25]

“Müşteri (bir eşyayı) sevdiyse biz de seveceğiz.” [26]

Bir firma “sadece kendi makinelerini ve tasarımlarını geliştirerek büyüyemez. Bu zinciri tamamlayacak belki de ilk halka hammaddeye ulaşmak ve ucuza temin etmektir.” [27]

“Yerli makineye de teşvik verildiğine göre, yerli makine kullanımlarına da ilâve teşvik verilmelidir. Millî ekonomi ve millî sanayinin gelişimi açısından böylesi bir teşvik modeli Türkiye’nin sınaî gelişimini geometrik olarak aktarabilir.” [28]

“Çalışanlarla karşılıklı güven ilişkisinin arka planında o teknik elemanın birikiminin kısa sürede anlaşılamayacağı gerçeği vardır.” [29]

“Bir hedef konulduğu zaman makineleri işler tutmak, teknik anlamda sathî bilgilere sahip olmak yetmiyor. Çok daha fazlasına sahip olmalısınız. Çok daha ileriyi hayal etmelisiniz. Kendinizi sürekli her anlamda geliştirmeli, yani günün teknolojisine bağlı olarak hiçbir şey kaçırmadan çok iyi yetiştirmelisiniz.

Şirketin misyonu çalışanların gelişimini sağlamaktır. Zira bu gelişim şirkete çarpan etkisiyle dönecek ve geometrik bir sıçrama sağlayabilecektir.” [30]

Patron “çalışanlarında öncelikle aidiyet duygusunu bekler. Çalışanlar fabrikayı kendilerininmiş gibi sahiplenecekler ve hayat tarzlarını buna göre ayarlayacaklardır. Bu ‘tarz’ bütün hayatlarını fabrikaya adamak anlamına gelmiyor. İşin içine aidiyet ve sahiplenme duygusu yerine mesai kavramı girdiğinde verimlilikte belki de ciddî düşüşler yaşanabilir.

Oluşturulan iş kültüründe en önemli ilkelerden biri ‘çalışan terfi eder’ mantalitesidir.

Çalışanların vizyonunu küresel hâle getirmek gerekir. Çalışanlar da dünyayı tanımalı, yeni teknolojileri, ürünleri, pazarlama tekniklerini öğrenmelidir.” [31]

“Başarının sırrı sadece alınan kararın doğruluğu ile sınanmamalıdır. Karar doğru zamanda alınmalıdır. Yani başarıyı asıl ortaya çıkaracak olan, doğru zamanda doğru kararı almak olmalıdır.

Büyüdükçe küçüleceksiniz. Ne kadar yüksek makama çıkarsan ya da paran ya da gücün ne kadar artarsa, o kadar küçül!” [32]

“Zamanın iyi kullanılması ve randevuların dakikasında gerçekleşmesi gerekir.” [33]

“Şirkete dair bilgi ve sırların başkalarıyla paylaşılmaması gerekir. Şirketin yarattığı değerler ağır rekabet şartlarında rakibin eline geçmemelidir.

Çareleri olan yönetici eğer bu çareleri fiiliyata döküyorsa, ürettiği çarenin sonuç alıp almadığını da test etme imkânına sahip olacaktır. İşte bu aşamada elde edilen verim yetersizse, yöneticinin yeniden aksiyon alması gerekir.

Yönetici yetki ve sorumlulukları ne olursa olsun, karşılaştığı sorunlarda çözüm üreten ve alternatif fikirleri ortaya koyabilen kişi olmak durumundadır. Aksi takdirde o yöneticinin varlığı ile bir fark yaratamadığına inanılır.

Bir patronun her zaman doğruyu bilmesi mümkün değildir.

İyi bir yöneticinin en önemli özelliğinin çözüm üretme ve hızlı karar alması olduğuna inanılır. Bir kurumsal yapıyı sevk ve idare etmek için çok büyük nitelikler gerekmez. Zira o yapı yıllar içinde oturmuş ve zaten süreklilik arz etmektedir. Yani, geleneği olan bir kurumu idare etmek için o geleneğe vakıf olmak yeterlidir. Ama iyi bir yönetici, giderek değişen ve karmaşıklaşan dünyayı iyi okuyabilen ve buna uygun karar alma refleksi gösteren kişidir. Araştırma-geliştirme sürecinde elde edilen başarı ona şu gerçeği göstermiştir:

İlk denemeler bekleneni vermeyebilir. Mühim olan sabırla, yılmadan denemeye ve geliştirmeye devam etmektir.” [34]

“En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Her durumda bir karar alınacak ve uygulanacaktır. Önemli olan sonuca ulaşmaktır. Bir hedef koyacaksın, gerisini bırakacaksın. Ondan sonra o hedefe nasıl ulaşırım diye düşüneceksin.

Hata yapmadan iş öğrenilemez. Hata başarının yol arkadaşıdır.

Fikrin denenmesi önemlidir. Hiçbir şey bedava öğrenilmez, bir maliyeti, bedeli vardır. Onu ödeyeceksin.” [35]

“Kararsızlıkla geçen her dakika aleyhinize işler. Birkaç alternatif vardır. Alternatiflerden birini seçeceğim diye uğraşmayın. Yanlış da olsa kararsız kalmanızdan iyidir.

Geç yatmak, erken kalkmaya mani değildir.” [36]

“Bir işadamının basireti ve ferasetinin en önemli göstergelerinden birini krizdeki tavrı ve gemisini yüzdürebilmek kabiliyeti ortaya koyar. Türkiye gibi periyotları giderek kısılan kriz dönemleri, işadamları için kâbus dolu günler ve belirsiz bir gelecek anlamına gelir.

Paran varsa yatırım yap!” [37]

“Ayağını yorganına göre uzat ve hiçbir yatırım için öz varlıklarını riske etme!” [38]

“Büyümeyi, daha çok kazanmayı her patron ister. Ama yarına yatırım ancak eldeki mevcut imkânları doğru kullanarak, bildiğin işin en iyisini yaparak ve en önemlisi prensip ve değerleri yaşatarak mümkündür.” [39]

“Paranın sağlayacağı imkânlar, cazip ve baştan çıkarıcı bir dünyanın kapılarını aralayabilir.” [40]

Para ve mevki her insana has bir şey değildir.[41]

“Mutluluğun tanımı basittir. Mutluluk, işini en iyi (bir şekilde) yapmak ve sadece huzurlu yaşamaktır.” [42] 20.10.2011

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 05.11.2011 tarih ve 414 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com 

 

 

 

 

Ekrem YAMAN

Antalya Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com.tr

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr


[1] Rıdvan AKAR, Rıza Güral’ın Tornası, İstanbul, Ezgi Matbaası, 2011, s. 22.

[2] AKAR, Rıza Güral’ın Tornası, s. 43.

[3] AKAR, A.g.e., s. 48.

[4] AKAR, A.g.e., s. 50.

[5] AKAR, A.g.e., s. 58.

[6] AKAR, A.g.e., s. 65.

[7] AKAR, A.g.e., s. 66.

[8] AKAR, A.g.e., s. 72.

[9] AKAR, A.g.e., s. 75.

[10] AKAR, A.g.e., s. 84.

[11] AKAR, A.g.e., s. 85.

[12] AKAR, A.g.e., s. 93.

[13] AKAR, A.g.e., s. 99-100.

[14] AKAR, A.g.e., s. 113.

[15] AKAR, A.g.e., s. 126.

[16] AKAR, A.g.e., s. 127-128.

[17] AKAR, A.g.e., s. 131-132.

[18] AKAR, A.g.e., s. 133-134.

[19] AKAR, A.g.e., s. 136.

[20] AKAR, A.g.e., s. 142.

[21] AKAR, A.g.e., s. 144.

[22] AKAR, A.g.e., s. 146.

[23] AKAR, A.g.e., s. 149.

[24] AKAR, A.g.e., s. 153.

[25] AKAR, A.g.e., s. 155.

[26] AKAR, A.g.e., s. 156.

[27] AKAR, A.g.e., s. 157.

[28] AKAR, A.g.e., s. 159.

[29] AKAR, A.g.e., s. 160.

[30] AKAR, A.g.e., s. 162.

[31] AKAR, A.g.e., s. 163-164.

[32] AKAR, A.g.e., s. 168-169.

[33] AKAR, A.g.e., s. 170.

[34] AKAR, A.g.e., s. 172-173.

[35] AKAR, A.g.e., s. 179-180.

[36] AKAR, A.g.e., s. 183-184.

[37] AKAR, A.g.e., s. 186-187.

[38] AKAR, A.g.e., s. 192.

[39] AKAR, A.g.e., s. 194.

[40] AKAR, A.g.e., s. 203.

[41] AKAR, A.g.e., s. 208.

[42] AKAR, A.g.e., s. 212.