SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHANDAN BAZI DİNÎ TAVSİYELER

 

Faydalı olacağı umuduyla bazı tespitleri istifadenize sunuyorum.

Cemaat ile namaz kılarken, iftitah [1] tekbirinden sonra Sübhaneke’yi müteakiben, Euzübillehi mineş’şeytânirracîm’i de okuyup, besmeleyi imam efendiye bırakınız! ‘Euzü’ sebebiyle şeytanın vesvesesinden emin olursunuz!

Namazda; kâde-i âhirede, tahiyyat, salli, barik ve Rabbenâ dualarından sonra, teşrik tekbiri getirip öyle selâm veriniz!

Salât-ı vitirde kunut dualarını okuduktan sonra, rükua varmadan önce salât-ı müncine’yi okuyup, öyle rükua varınız! Zira salât-ı vitir gecenin son namazı olduğundan, günde beş vakit kıldığınız namazın sonunda, vazifeli melekler alıp, vech-i rahmana arza götürürken, Rasulullah Efendimiz, kendisi üzerine getirilen salavât-ı şerife mührünü namazların âhirinde götürdüklerinde, tereddüt etmeden Cenab-ı Hakka arz ederler; namazlarınızın kabulüne vesile olur.

Namazın akabinde tespih duası için okuduğunuz âyete’l kürsi’yi müteakiben, muavvezât’ı (ihlâs-ı şerif, felak ve nâs sûreleri) da okuyunuz! Zira bunları okuduktan sonra tesbihlere geçilirse, Cenab-ı Hakk gerek içimizdeki hastalıklara gerek dıştan gelecek hastalıklara, belâ ve musibetlere bu sûreler sebebiyle mâni olur, nefsimizden ve dıştan gelecek hastalıklara şifa ihsan eder, belâ ve musibetlerden muhafaza buyurur.

Kuduri okunan bir yerde harp, zelzele, yangın olmaz ve okuyan kimse dünya ve âhiret sıkıntısı çekmez.

Bir kimse çıplak olarak helâya giderse veya çıplak olarak yatarsa, o evden bereket kalkar ve orada hayırdan eser kalmaz.

Yecüc ve Mecüc, Allah-u Teâlâ’ya âsi olan demektir.

Müslümanlar hem dünya hem de âhiret için çalışırlar; kâfirler ve müşrikler ise yalnız dünya için çalışırlar.” [2]

Salât-ı Vitr’in
birinci rek’atında sûre-yi Fâtihâ’dan sonra elemneşrahleke, ikinci rek’atında tebbet, üçüncü rek’atında ihlâs-ı şerif sûrelerini okuyan kimsenin dişleri sağlam ve sıhhatli olur, diş ağrısı nedir bilmez.

Müşrikler dine karşı gelemez, âciz kalırlar, silâha sarılırlar.” [3]

Namazda İnna enzelnâhü okumak, bin âyet okumak gibidir. Âyet-el Kürsî de öyledir.” [4]

Kabir âlemine vâkıf olmak, evliyaullahın en basit kerâmetidir.

Amelsiz ilimde ve ıslah olmayan amelde, hayır kokusu bulunmaz.

İhlâs ile elde edilen ilim, aynı ibadettir.

İhlâs ile elde edilen ibadetler belâlara mânidir. Sahibini korur.

Besmele ile kesilmeyen bir hayvan nasıl laşe [5] olursa, içine tevhid-i ilâhiyi koymayan insanlar da, aynı şekilde laşeleşmiş birer necistirler. [6] Yani mânen ve hakikaten necistirler, eğer zahiren necis olmuş olsalardı o zaman tutup temas ettikleri şeylerin yenmemesi veya yaptıkları eşyaların kullanılmaması lâzım gelirdi.” [7]

Arş-ı âlâdan düşenin parçası bulunur; ama mürşitlerin kalbinden düşenin parçası bulunmaz.

Namazda tâdil-i erkâna riayetsizlik, mâişet sıkıntısı getirir.” [8]

Allahumme’r zuknâ hıfzal mürselîn… duasını bir ay boyunca 70 kere seher vaktinde okumaya devam eden, unutmak nedir unutur.

Bu dinin garip anlarında hizmetini gören, saltanatını sürmeden ölmez.” [9]

Cennet ehli, kendi aralarında ne kötü kelime ne de yalan söz işitirler. Çünkü cennette nefis yoktur. Orada yalnız envâr-ı ilâhî vardır. Binaenaleyh cennetteki mü’minlerin letâifi, kendiliğinden zikr-i Mevlâ ile meşgûldür.

Üzerinde misvak taşıyan felç olmaz.” [10]

Asr-ı saadet bir daha yaşanmadıkça, kıyamet kopmaz.

Allah(c. c.)a kavuşturacak, vâsıl edecek, yakın olacak şey sohbettir.

Bir mü’minin yaşayışının sıkıntılı olması, âhiretinin sıkıntısız geçeceğine alâmettir.

Ayasofya açılmadan, Türkiye’nin felâha ermesi mümkün değildir. Eğer açılırsa kurtulur; çünkü orada Peygamberimiz(S.A.V.)’in iziyle beraber 70.000 ruhani vardır!” [11]

İhlâs ile edâ edilen ibadetler, belâlara mânidir, sahibine zarar vermez.” [12]

Bizim para, pul, mevki, makam, siyaset, politika, kavga ve gürültü ile işimiz yok. İstisnasız her Müslüman çocuğunu da okuturuz, bir tek fert geri dönmüşse haber versinler.” [13]

Dünya, âhiretin gölgesidir. Sen güneşi arkana alırsan, gölge önüne düşer. Ne kadar kovalarsan yakalayamazsın. Ama güneşi eline alırsan, o zaman gölge arkada kalır ki, arkamızdan gelecektir. Siz de dünyayı arkanıza alın!” [14]

Ya Rabbi! Biz imtihan ehli değiliz, bizi imtihan etme! Habibinin iltiması ile bizi bu âlemden imtihansız olarak göçür.

Vazifemiz, cehennemin önündeki kütükleri kurtarmaktır.” [15]

Ya Rabbi! Biz imtihan ehli değiliz, bizi imtihan etme! Habibinin iltiması ile bizi bu âlemden imtihansız olarak göçür.” [16]

Şu boğazın suları nasıl akıyorsa, insanlar da cehenneme doğru öyle akıp gider.” [17] 23.08.2012

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 30.10.2012 tarih ve 466 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.

Ekrem YAMAN

Sinop Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com.tr

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr



[1] İftitâh: Açılma, başlama.

[2] Celal ATASEVER, Süleyman Hilmi Tunahan (k. s.) Hazretlerinden Sözler, Antalya, s. 13.

[3] ATASEVER, A. g. e., s. 14.

[4] ATASEVER, A. g. e., s. 15.

[5] Lâşe: Leş.

[6] Necis: Pis, murdar, kirli.

[7] ATASEVER, A. g. e., s. 16.

[8] ATASEVER, A. g. e., s. 5.

[9] ATASEVER, A. g. e., s. 6.

[10] ATASEVER, A. g. e., s. 8.

[11] ATASEVER, A. g. e., s. 5.

[12] ATASEVER, A. g. e., s. 12.

[13] ATASEVER, A. g. e., s. 17.

[14] ATASEVER, A. g. e., s. 8.

[15] ATASEVER, A. g. e., s. 8, 9.

[16] ATASEVER, A. g. e., s. 12.

[17] ATASEVER, A. g. e., s. 13.