KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASINA DESTEK KAMPANYASI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

 

Bir ülkenin geleceğinden emin olması; yetiştirdiği gençliğin sağlıklı, bilgili, çalışkan, dürüst, vatanına, millî ve dinî değerlerine bağlı olmasıyla mümkündür. Eğitimin ilk safhasını ve belki de en temel yapısını anneler gerçekleştirmektedir. Bu yönüyle anneleri, insanlık tarihinin gerçek mimarları ve aile ocağının ve yuvasının ilk öğretmenleri olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu aydınlık nesli yetiştireceklerin anneler olacağı dikkate alındığında, yarınların anneleri olacak kızlarımızın eğitilmesi daha da önem arz etmektedir.

Aydınlığın kaynağında Doğu kültürü yanında Batı kültürü, mükemmel bir tarih şuuru, ciddî bir dikkat ve sanatkâr bir şahsiyet vardır.

Milletlerin kalkınmasında yetişmiş, bilgili, kültürlü, genç insan unsurunun önemi ve etkisi çok büyüktür.

Doğruluk, objektiflik, tarafsızlık, kontrol edilebilirlik ve açıklık gençlerin çalışmalarında başlıca ilkeleri olmalıdır. Gençliği çok iyi motive ederek yetiştirmeli ve ülke kalkınmasının dinamosu yapmalıyız. Bunun yolu ise eğitimden geçer.

Geleceğin şekillenmesi büyük ölçüde bugüne bağlıdır. Çünkü içinde yaşadığımız zaman dilimi, geleceğe bağlıdır. Biz kendimizi değiştirmediğimiz sürece, gelecek aynen şu anda gördüğümüz hâl gibi olacaktır.

Öğretmen; bilgi aktarırken insanı işleyen, ona kültür veren, onu hayata hazırlayan ve hayatı boyunca etkileyecek olan kişidir.

Okullaşma ölçüsünde öğretmen sayısı Türkiye’de az değildir. Önemli olan mevcut öğretmenin liyakat, meslekî bilgi ve seviyesidir. Ayrıca hizmet içinde kendisinden en yüksek faydayı sağlayabilmektir.

İnsanoğlu bilip de bildiğini başkalarına öğretenlerin omuzlarında günümüze kadar merhale merhale yükselerek geldi…

Öğretmenlik; her şeyden önce bir ruh, bir ideal, bir şevk ve heyecan işidir. Bu ruh, bu şevk ve heyecan yoksa öğretmenlik mesleği de taşınması ağır bir yük haline gelir.

Meselelerini tamamen el yordamıyla çözmeye çalışan bir ülke olarak Türkiye’de çoğu zaman sorunlar ortaya çıktıktan sonra meselelere çözüm önerileri ile derman arayışına gireriz.

Sayısal verilerin önem kazandığı günümüzde bilgilerin doğru olarak hazırlanması ve kullanıma sunulması çok önemlidir. Bu cümleden olarak ülkemizde eğitim hizmetlerinden istifade edememiş kızlarımızın tespiti de çok mühim bir hizmettir.

Her şeyden önemlisi milletimizin kalkınmasıdır, ihyâsıdır, dirilişidir. Bu diriliş adına milletimizin her ferdinin bir niyeti, gayreti, azmi, çalışma şevki ve hırsı olmalıdır.

Yarınlarımızı hazırlayacak olan gençliğe çocukluk çağından itibaren millî değerlerimizi ve kıymet ölçülerimizi aşılamamız lâzımdır.

Türkiye’nin umutsuz insanlarını şuurlu insanlar haline getirmek istiyorsak onları cehaletten, işsizlikten, ümitsizlikten ve gayesizlikten kurtarmalıyız.

Hayatta başarılı olmanın anahtarı; çalışmak, dürüstlük ve ilkeli olmaktır. Dünyada hiçbir şey bize altın tepsi içinde sunulmaz. İnsanoğlu için sadece sarf ettiği emeği kadar dünyadan alacağı bir şeyler nasip olarak verilir.

Yarının büyük Türkiye’si; inanan yüreklerin, bükülmez bileklerin, harama uzanmamış ellerin, eğilmez başların üzerine kurulacaktır.

İnsanoğlu için dünya hayatında başlangıçta her şey hayâldir. Süleymaniye kubbeleri yeryüzünü örtmeden evvel, Selimiye minareleri gökyüzüne ser çekmeden evvel tamamen birer hayâldi.

Biz Türk Milleti olarak kendi millî özelliklerimiz ve hasletlerimiz içinde mânâlıyız ve bir kıymet ifade ederiz.

Kendini yenileyemeyen tükenmeye doğru gider. Kendimizi de eğitmek durumundayız, ömrümüzün sonuna kadar. Herhalde öncelik çocuklarımıza ait olmalıdır.

En büyük düşmanlarımızdan biri herhalde cehalettir. Onunla mücadele de ancak ilim ve marifet ile mümkün olacaktır.

Bugün içinde yaşadığımız hayat kendi eserimizdir. Şikâyete hakkımız yoktur.

Bir insanın kıymeti himmeti nispetindedir. İşte size eğitimcilerimizi tartacak enfes bir terazi…

Bir şeyi anlamak için sevmek lâzımdır. Bahtiyarlığın ilk vazifesi ise acımak, merhametle şefkat ve sevgi ile insanların dertlerine derman olmaya çalışmaktır. Gerçekleri saklamak ise ihanettir. Sükût da bir nevi yalandır. Sükût bir duvara benzer. Saklanmak yeni suçlar işlemeye hazırlanmaktır. Zaman bir tünele benzer, sonu görünmeyen bir tünel… Hayat yolculuğu da böyle bir tünel gibidir. Meçhule giden karanlık bilinmeyen bir tünel!

Kerpiçle Süleymaniye kurulmaz. O yüzden hayatta iz bırakacak eserler ortaya koyacaksak gayret şarttır. Tarihin en eski devirlerinden beri bu ülkede yaşayan bütün ırkları tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslamiyet olmuştur. Biyolojik değil, moral bir birlik. Aynı şeylere inanmak, aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için ölmek ve yaşamak. 600 yıl aynı potada erimek ve kainâta meydan okumak, zaferden zafere koşmak, beraber ağlayıp beraber gülmek. İşte başarının sırrı buradadır.

Kurtuluşumuzu ancak kendimiz hazırlayabiliriz. Bütün bu ülke mazlum insanların, iftiraya uğrayanların vatanıdır. Onları hayata kavuşturmak, bütün bir husumet dünyasıyla karşı karşıya olduğunu anlatmak ve ondan fedakârlık istemek; yapılacak iş sadece budur ama önce kendimiz ne kadar fedakârız? Mesele burada düğümlenmektedir.

Emanetleri ehline tebliğ etmek imanın şiarıdır. Çocuklarımız emanetlerimizdendir. Onların eğitimi mutlaka erbabına havale edilmeli, bu konuda çok titizlik göstermeliyiz.

Türk aydınının kaderi, mahpesinde kendi kendine şarkılar söylemektir. Dünün hakikati bugün de ne yazık ki değişmemiştir. O yüzden hep dışarıdan reçeteler dileniyoruz. Tanzimat ve Islahat fermanları böyle bir arayışın sonucudur. Can-ı gönülden yapılan her şey güzeldir. Biz hiçbir şeyi canı gönülden yapmıyoruz desek herhalde kendimize haksızlık yapmayız. Onun için davranışlarımızda ciddiyet ve samimiyet yoktur. Oysa Türk toplumunun kâşif sıfatı kadirşinaslığıdır, değer kıymet bilmesidir. Siz ona yeter ki, gönülden hizmet edin. Gönül tahtından hiçbir zaman inmezsiniz.

Hayatta en büyük şans insanın kendi kendini iyi idare edebilmesidir. Herkes akıllıdır; ama akıl suya benzer. Konduğu kabın rengini ve şeklini alır.

Anadolu kadınları evlâtlarına karşı şefkatini izharda biraz cimri davranırlar, özellikle kız çocuklarının başarıları karşısında Anadolu kadını kızını methetmekte hasistir. Çalışanı teşvik etmelidir. Çünkü marifet iltifâta tâbidir.

İnsan bildiği kadar derin ve bildiği duyduğu kadar da mustariptir. Ülkesinin dertlerine derman olmak iddiasındaki insanların, fikir erbabının çilesi bu yüzden katmerlidir.

Şair bazı insanları şöyle tarif ediyor:

“Ana rahminden çıktık pazara,

Aldık kefeni gittik mezara.”

Dünya denilen pazardan mezara giderken aldığımız sadece kefenden ibaret olmamalıdır. Çocuklarımıza yapacağımız en büyük yatırım onları geleceğe hazırlamak üzere eğitmek ve kaliteli bir meslek sahibi olmaları için olağanüstü gayret göstermektir. Bu iş fedakâr öğretmenlerimizin omuzlarında ancak başarıya ulaşabilir. Ülkemizden cehaleti söküp atacak her kampanya mutlaka faydalar sağlayacaktır. Samimiyetle başarı için emek verelim yeter.

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 25.10.2004 tarih ve 97 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com

 

 

 

Ekrem YAMAN

Mersin Vali Yardımcısı