NOT DEFTERİMDEN DERLENMİŞ VECİZ SÖZLERDEN BİR DEMET

Kamuda çalışan birçok insanın kazandığı iyi bir alışkanlık not defterine küçük kayıtlar tutmaktır. Bunlar zaman içinde bir kaynak olur. Bunları diğer insanların bilgisine sunmakta fayda vardır.

“Ağızdan çıkan her söz, yazılan her yazı kalıcıdır.”

“Söz uçar, yazı kalır.” [1]

“Sac tava geldi hamur bitti,

Akıl başa geldi ömür bitti.” [2]

“Al eline kalemi, yaz başa geleni!”

“Maksat eserse mısra-ı berceste kâfidir.” [3]

Küçük gemiye büyük yelken, ufak bedene fazla yiyecek, kaldıramayacak adama büyük yetki verilirse hepsi altüst olur.[4]

Kötü tuzak ancak sahibine dolanır.[5]

“Gereği yapılacaktır!” sözü bürokratların lastikli bir cevabıdır.

Gölgede duranın gölgesi olur mu?[6]

“Yönetmek öngörmektir.” [7]

Bu ülkede çalışan yorulur, çalışmayan da makam sahibi olur. Sakın unutma!

“Bu devlete hizmet eden cezasız kalmaz.”

Ölene tabut, kalana zabıt, maktûl derdest, kaatil firar… Asayiş berkemâl!

“Taç giyen baş akıllanır. Ayranları kabartanların devleti yönetme sorumluluğu yoktur.” [8]

Köpektir zevk alan sayyad-ı bî insafa hizmetten.

“Stratejiden yoksun taktikler sadece kuru gürültüdür.” [9]

“Konuşanın ‘kalibresini’ belirleyen güzel bir söz vardır:

‘Sesinizi yükselterek haklı olduğunuza inandıramazsınız…’

Türkiye ‘bağıranların’ ülkesine dönüştü.” [10]

Düşünmeye zaman ayır, cesaretin artar, kararlı adımlar atarsın.

“İnsanlardan ziyade fikirlere değer verin!” [11]

“Akıllı insan fikir üretir, aptallar ise bilgiden, aydınlatmadan yarasa gibi kaçar.”

“Tecrübe çok acımasız bir öğretmen; önce sınavı yapıyor, dersi sonra öğretiyor.” [12]

Mal hırsızlarda, silâh sokakta, karar acizlerde olursa, orada düzen bozulur.[13]

Sorgulamayan insan cahildir, sorgulatmayan insan ise zalimdir.

İtibarını makamdan alanlar, makamdan sonra kişiliksiz kalırlar.

“Sular yükselince balıklar karıncaları yer. Sular çekilince de, karıncalar balıkları. Bugünkü üstünlüğüne güvenme!.. Kimin, kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.” [14]

“Her sabah Osmanlı haritasına büyük bir hayranlıkla bakıyorum. Çünkü Osmanlı İslâm dünyasını nasıl idare edeceğini bulmuş. Şiî, Sünni ve Kürt eksenine bölmüş!” [15]

Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.[16]

“Tarih ‘ben’ diyenlerin çöplüğü, ‘biz’ diyenlerin takdir aynasıdır.”

“Bir problem onu ortaya çıkaran anlayış düzeyinde çözümlenebilir.” [17]

“Canı yanan sabretsin, canı yakan canının yanacağı günü beklesin.” [18]

“Memur mürşit sîretinde, sultan suretindedir.” [19]

“İtaat et, rahat et!” [20]

Hamasi nutuklar ve büyük illüzyonlar arasında, memlekette pek az insan çıplak gerçeklerin açıkça söylenmesine tahammül edebiliyor.[21]

Her söylenene inanma, düşün, değerlendir ve kanaat sahibi ol!

“Söylersen hayır söyle… Hayır söylemeyeceksen sükût eyle…”

“Sorabilmek için önce öğrenmek lâzım.” [22]

“Tâ ezelden akraba idik. Akrep olduk biz bize. Sırrımız meydana çıktı. Bakmaz olduk yüz yüze. Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini. Akrabanın akrabadan kimse bilmez çektiğini.”

Uşağım bile olsa hatalarımı söyleyen efendim olur.[23] 24.04.2013

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 21.05.2013 tarih ve 495 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com

Ekrem YAMAN

Sinop Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com.tr

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr



[1] Hadîs-i Şerîf

[2] Bahriye Çalışkan’ın sözü, Alkaya Köyü, Bucak/BURDUR

[3] Mercimek Ahmet

[4] Platon

[5] Kur’ân-ı Kerîm Fatır Sûresi 43. Âyet.

[6] Ali ELİGÜL, mobilyacı, Ankara Siteler esnafından

[7] Güneri CİVAOĞLU, Milliyet

[8] Güneri CİVAOĞLU, “Ermeni Tasarısı,” Milliyet, 10.10. 2007, s. 17.

[9] Çinli General Sun Tsu

[10] Güneri CİVAOĞLU, “Demokrasi Sanattır Zanaat Değil,” Milliyet, 01.10. 2011, s. 19.

[11] Madame Curie

[12] Vernon Law

[13] Hz. Ebubekir

[14] Kızılderili Atasözü

[15] Henry Kissinger, Zülfü Livaneli’den iktibas, Hatice ÇİÇEKSEVER, “Arap Baharının Özü,” Sinop Pusulası, 30.11.2011, s. 8.

[16] Oscar Wilde

[17] A. Einstein

[18] Hz. Muhammed (SAV)

[19] Mahmut Kefevi Hazretleri, Sinop Erenlerinden.

[20] Polis Sözü

[21] Aslı AYDINTAŞBAŞ, “Dağlıca’dan Barış Çıkar mı?,” Milliyet, 21.06.2012, s. 18.

[22] Goethe

[23] Goethe