HIRİSTİYANLIĞIN DOĞUŞU

Hıristiyanlığın doğuşu hakkında çok kısa bir tarihçeyi istifadenize sunmak istiyorum.

Hz. İsa’nın Hene isimli büyükannesi 80 yaşına geldiği hâlde çocuğu olmamıştı. Hasretle evlât bekledi. Nihayet günün birinde Allah’a ettiği dualar kabul olmuş ve erkek olmasını istediği ve Beyt-i Mukaddes’in hizmetine vereceğini vaat ettiği Meryem doğmuştu. Hene, erkek evlât beklerken kız evlâdı olmasına rağmen vaadine uyarak çocuğunu Beyt-i Mukaddes’e vermişti. Beyt-i Mukaddes’in reisi o zaman Zekeriya Peygamberdi. Zekeriya Peygamber kızı alıp evine götürmüş ve ailesinden onu büyütmesini istemişti. Ailesi de Meryem’i bulûğ çağında Beyt-i Mukaddes’e teslim etmişti. Meryem’in yanına kimse girmediği hâlde babasız bir çocuk dünyaya getirmişti. İslâm dinine göre bu bir mucizeydi. Meryem’in oğlu Hz. İsa’nın babasız doğması üzerine iftiralar artmış ve sonunda Zekeriya Peygamber çıkan fitneler üzerine öldürülmüştü.

Bu yüzden Hz. İsa’ya inanmayanların adedi çoktu. 3 yıllık kısa süreli peygamberliğinin son günü havarilerine hitaben “Bu bizim son toplantımız olacaktır. İçinizden biri sabah olmadan ele verecektir” demişti. Sonunda o gece Yuda (Yehuda) Musevilere haber vermiş, onlar da Hz. İsa’nın bulunduğu evi sarmış, Yuda içeri girmiş, fakat Hz. İsa’yı bulamayınca dışarı çıkmıştı. Yahudiler onu Hz. İsa zannedip çarmıha gererek öldürmüşlerdir. Sonunda Hz. İsa da semaya çıkmıştır, Allah’ın katına çekilmiştir. İddia ve zannedildiği gibi öldürülmemiştir. “Allah’ın Musa (a.s) ya ne şekilde göründüğü hususunda veya biyolojik bir babası olmadığı halde İsa (a.s) nın dünyaya gelişini saran esrar konusunda ilmin yapacağı hiçbir açıklama yoktur. Esasen kutsal kitaplar da bu tür dinî olaylara dair hiçbir açıklama yapmazlar.” [1]

Bu olay Kur’ân’da da net bir şekilde ifade edilmektedir. İnancımıza göre de ahir zamanda yeryüzüne inecek, Peygamber Efendimizi tasdik edip İslâm’la müşerref olacaktır.

Yuda’nın ölümünden sonra Hıristiyanlığı diğer havariler gittikleri yerlere yaymıştır.

Konstantin Roma İmparatorluğu’nu ele geçirip M.S. 313 yılında Hıristiyanlığı resmî din olarak ilân etmiştir.

Konstantin Roma’da barınamadığından Bizans’a gelmiş ve İstanbul’u merkez edinmiştir. İki oğlundan biri olan Teodorius St. Pierre’in vekili olarak Roma’da Papalığı ihdas etmiştir. Roma’da oturanlar dinî bakımdan Papa’ya bağlı olup, Katolik adını aldılar. İstanbul’dakiler de Patriğe tâbi olup, Ortodoks adını aldılar.

Hıristiyanlık, zamanla papazların geçim kaynağı hâline geldi.

Hz. İsa’ya indirilen ilâhî emirler zaman içinde tahrif edildi. Sayısı hayli fazla olan İncil nüshaları ortaya çıktı. İznik’te yapılan bir toplantıda elde mevcut İncillerin tamamı taranarak 4 adet İncil nüshalarına itibar edilmesi kararlaştırıldı. “Hıristiyanlığın ilk asırlarında birçok İncil arasından değişmez ve resmî İnciller olarak sadece dört tanesi, birçok noktalarda birbiriyle çelişik bulunmalarına rağmen kabul edilmiş, geri kalan bütün İnciller emir üzerine saklanılmıştır. Bu saklanılanlara verilen uydurma İnciller adı da buradan gelmektedir.” [2]

Bu tasniften çok sonra Alman Martin Luther (1483-1546) Hıristiyanlığı hurafelerden temizlemek istedi. Papazların günah çıkaramayacaklarını, cennetin anahtarının satılamayacağını, papaz ve rahibelerin evlenmemelerinin doğru olduğunu anlattı. Luther İncil’i Almancaya çevirince herkes İncil’i anladı. Luther’in İncil’i Protestan Mezhebi’nin İncili oldu. Asıl İncil’in Hz. İsa’nın dili olan Süryani dilinde yazılmış olması gerekirdi.

İncil’in en çok okunan nüshaları şunlardır:

1)                          Matta’nın İncili: Matta, Hz. İsa’yı son senesinde görmüş, ona inanmıştır. Ondan 8 sene sonra ilk İncil’i İbranice yazmıştır.

2)                          Luka İncili: Luka, Hz. İsa’yı görmemiştir. İncil’ini Hz. İsa’dan 40 yıl sonra yazmıştır.

3)                          Markos İncili: Markos, Hz. İsa’yı görmemiştir. Hz. İsa’dan 50 yıl sonra üçüncü İncili Latince yazmıştır. Kötü huylardan kurtulmayı anlatır.

4)                          Yuhanna İncili: Yuhanna, Hz. İsa’nın talebesidir. İncil’ini Hz. İsa’dan 50-60 sene sonra Samos’ta Yunanca yazmıştır.

“Hıristiyan Kilisesi, İsa (a.s) nın hayatını ve öğrettiği dinî esasları nakleden kitapların çoğunda, son derece önemli budamalar yapmıştır. İsa (a.s) ve Havarilerinden sonra nâzil olacak bir din kitabını, Hıristiyanlık dikkate almamakta, dolayısıyla Kur’ân’ı ilâhî bir kitap olarak kabul etmemektedir.

İsa (a.s) dan altı asır sonra nâzil olan Kur’ân, Tevrat [3] ve İncil’i sık sık anmakta, onların işlediği konulardan pek çoğuna dolayısıyla temas etmektedir. Kur’ân, kendisinden önce nâzil olan Kitaplara her Müslüman’ın inanmasını emrediyor (Sûre 4, âyet 136). Nuh, İbrahim, Musa ve Nebiler ile bunlar arasında kendisine hususî bir yer verilen İsa (a.s) gibi Tanrı elçilerinin, ilâhî din tarihinde işgal ettikleri mümtaz mevkilerin önemine işaret eder. İnciller gibi o da, İsa (a.s) nın doğumunu tabiatüstü bir olay şeklinde kabul eder. Kur’ân, Meryem’e apayrı bir değer verir. Nitekim Kur’ân’ın 19. Sûresi’nin adı Meryem değil midir?” [4]

“Hıristiyanlık, Allah’tan nâzil olup da aynı zamanda hemen yazı ile tespit edilmiş bir metni içine alan bir kitaptan yoksundur.” [5]

“İncillerin asılları ne olabilirdi, hayale dayanan redaksiyonlarının payı ne olmuştur, bu Kitaplarda insanlar tarafından bilerek yapılmış tahrifler ile bilmeyerek yapılmış değiştirmelerin payı ne olmuştur, kimse bir şey söyleyemez.” [6]

“Kudüs Kitâbı Mukaddes Okulu Çalışmaları (Benoit ve Boismard), İnciller’in defalarca yeni baştan kaleme alınmış, gözden geçirilmiş ve düzeltilmiş olduklarını kesinlikle ispat ediyorlar. O yüzden İncil okuyucusuna, ‘İnciller’in birçok yerinde artık doğrudan doğruya İsa (a.s) nın sesini işitme umudunu kesmelidir’ diye ikazda bulunurlar.

O halde İsa (a.s) nın yaşamış olduğu bazı olayların, İncil yazarlarınca, kişisel bir düşünceyi savunmak amacıyla, kılığı değiştirilerek nakledilmiş olduğuna ve ayrıca bazı olayların İnciller’e alınmayışına, diğer bazı olayların da roman şeklinde tasvir edilişine niçin hayret edelim?” [7]  29.04.2011

Not: Bu makale, Mersin Tercüman Gazetesi’nin 02.05.2011 tarih ve 393 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. www.mersintercuman.com

 

 

Ekrem YAMAN

Antalya Vali Yardımcısı

Web: www.ekremyaman.com.tr

E-posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr


[1] Maurice Bucaille, Müsbet İlim Yönünden Tevrat, İnciller ve Kur’ân, Tercüme: Dr. Mehmet Ali Sönmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Yayın No: 239, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1984, s. (16-17).

[2] Bucaille, Müsbet İlim Yönünden Tevrat, İnciller ve Kur’ân, s. (12-13).

[3] Tevrat derken, O’nun ilk beş kitabını, yani Musa (a.s) nın sözü olan Esfarı Hamse’yi almak gerekir. Bunlar; Tekvin, Huruc, Levililer, Sayılar ve Tesniye’dir.

[4] Bucaille, A.g.e., s. (6-7).

[5] Bucaille, A.g.e., s. (12-13).

[6] Bucaille, A.g.e., s. (16-17).

[7] Bucaille, A.g.e., s. (176-177).