KAMU MALÎ YÖNETİMİ VE SAYDAMLIK HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

İlimizde bulunan ve merkeze bağlı olan belediyeler ile ilçe ve belde belediyelerini de kapsayacak şekilde, 27-28-29 Ağustos 2005 tarihlerinde Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu’nda tertiplenen “5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Analitik Bütçe ve Tahakkuk Esaslı Muhasebe Sistemi” konulu Hizmet içi Eğitim Semineri, şeffaf idareye geçişi sağlamak üzere İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Kontrolörlerinin yürütecekleri bir faaliyet olarak taşrada görev yapan uygulayıcıları ve idarecileri bilgilendirmeye mâtûftur.

Konunun ayrıntılarını uzmanlarına bırakarak kamu malî yönetimi ve saydamlık hakkında genel olarak birkaç hususa değinmek istiyorum.

Günümüzde ekonomi ve maliye toplumda tek ve hâkim faktör haline gelmiştir; öyle ki, artık kaynağı araştırılmadan zenginlik iltifat bile görüyor. Ekonomi ve maliye, insanımızı eski yıllara oranla daha çok meşgûl eder hâle gelmiştir.

Bizdeki ekonomi, aslında sistemsizlik ifade eden bir düzen durumundadır. Bu sonuç, kolaycı aydınımızın bir eseridir.

Modern Türkiye’nin siyasetçileri toplumun gerçek mes’eleleriyle mümkünse hiç uğraşmamaktan yanadır. Bu işler bürokratik elite terk edilmiş durumdadır. Toplumun mes’elelerini dışarıda bırakan bir “siyaset”e tâlip olanlar ise; tabiî olarak her rüzgârla salınmaya daha müsait bir ruh haline ve menfaat beklentisine sahiptir. Ülkemizde yolsuzlukların bu derece artmasının altında yatan sosyolojik temel de budur.

Günümüzde bir devletin itibar göstergeleri; hukukun üstünlüğü, temel hak ve hürriyetlerin korunması ve topluma mümkün olduğunca özerk ve hür alanların açılmasıdır.

Türkiye’de sürüp giden siyaset oyununa kimse “demokrasi” diyemiyor. Bu, “sanki” yani “sanal bir demokrasi”dir. Bugün “bir ülkeyi doğru yönetmek”, o ülkede yaşayan insanlara demokrasi içinde oldukları duygusunu şüphe doğurmayacak bir şekilde vermekten geçer. Yılgınlık, dirayetsizlik ve çâresizliğin ortama hâkim olduğu yerde demokrasiden söz edemezsiniz.

Bir ülkede devlet sofra kurarsa haramzâde de çok olur. Yolsuzluk üreten düzenden yararlananlar o düzenle hiçbir zaman savaşamazlar.

Medeniyetin tek evrensel kriteri adâlettir ve adâlet bir kere tesis edilmekle bile hedefe varılmış sayılmaz.

Türk halkının kahir ekseriyeti AB’yi mandacı bir zihniyetle değil; vatandaşından korkmayan, onun rüşdüne güvenen, milletiyle el ele vermiş bir idare anlayışına kavuşmak için istiyor.

Bugün ülkemizde, başta siyaset müessesesi olmak üzere bütün müesseseler ciddî olarak yıpranmışlardır. Buna rağmen her şeyi başkalarından beklemeye alışkın Türk Milleti, anahtarın kendi elinde olduğunu artık görmelidir. Bu anahtar siyasettir, siyasî iradeyi ülke menfaatlerinin gerekleri istikametinde her şeye hâkim kılmaktır.

Devlet hayatında yalnız iyi niyetli olmak yetmez. Bilgiden mahrum iyi niyet âciz kalmaya mahkûmdur.

Her türlü menfî etkiye ve unsura rağmen millet olarak ufkumuz açıktır. Yeniliklere sür’atle uyum sağlayabilme kabiliyetimiz vardır. Bizim ihtiyaç duyduğumuz şey; “devlet millet için vardır anlayışı” içinde; tarafsız, âdil, dürüst, şeffaf, çabuk karar verebilen, gerektiğinde millî bir duruş sergileyebilen bir idaredir.

Böyle bir Türkiye’nin çözemeyeceği hiçbir problem yoktur.

Bu duygu ve düşüncelerle seminerin sizlere faydalı olacağına olan inancımı belirtirken emeği geçenlere teşekkür ediyorum. 27.8.2005

Ekrem YAMAN

Mersin Vali Yardımcısı

Web: www.halkapinar.gov.tr/ekremyaman

e.posta: ekrem.yaman@icisleri.gov.tr